Kamu alacağının
tahsilinde ihtiyati haciz uygulaması
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa'nın
13'üncü maddesi uyarınca ihtiyati haciz aşağıdaki
hallerin birinin mevcudiyeti takdirinde hiçbir müddetle
mukayyet (bağlı) olmaksızın alacaklı amme idaresinin
mahalli en büyük memurunun kararıyla haczin ne suretle
yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal tatbik
olunur.
* Sözü edilen yasanın 9'uncu maddesi uyarınca borçludan
teminat istenilmesini gerekli kılan durumlarda ihtiyati
haciz uygulaması yapılabilmektedir. Buna göre Vergi Usul
Yasası'nın 344'üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası
kesilmesini gerektiren haller ile aynı yasanın 359'uncu
maddesinde sayılan ve kaçakçılık suçu olarak belirlenen
haller nedeniyle amme alacağının salınması için gerekli
işlemlere başlanılmış olunması durumunda yetkili
memurlarca yapılan ilk hesaplamalara göre tespit edilen
miktar üzerinden tahsil dairesince teminat
istenebilmektedir.
* Borçlunun belli bir ikametgâhı yoksa,
* Borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve
hileli yollara sapması ihtimalleri varsa,
* Borçludan teminat göstermesi istendiği halde belli
müddette teminat veya kefil göstermemiş yahut şahsi
kefalet teklifi veya gösterdiği kefil kabul edilmemişse,
* Mal bildirimine çağrılan borçlu belli müddet içinde
mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde
bulunmuşsa,
* Hüküm sadır (verilmiş) olsun veya olmasın para
cezasını müstelzim (gerektiren) fiil dolayısıyla amme
(kamu) davası açılmış ise,
* İptali istenen muamele (işlem) ve tasarrufun mevzuunu
(konusunu) teşkil eden mallar, bu mallar elden
çıkarılmışsa elden çıkanın diğer malları hakkında
uygulanmak üzere yapılan işlemin iptali veya
geçersizliği veya gerçek dışı olduğunun belirlenmesi
gerekirse,
borçlu hakkında ihtiyati haciz uygulanabilmektedir.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa'nın
15'inci maddesi uyarınca haklarında ihtiyati haciz
işlemi yapılanlar ve haczin uygulanması gıyapta
(borçlunun bilgisi dışında) yapılan hacizlerde haczin
tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde alacaklı
tahsil dairesine ait uyuşmazlıklara bakan mahkeme
nezdinde ihtiyati haciz sebebine yönelik dava açılmak
suretiyle yapılan bu işleme itiraz edebilirler.
İhtiyati haciz uygulamasının gereksiz yere yapılması
halinde bu durumun düzelmesi veya düzeltilmesi ancak
yargı kararı ile olabilmektedir. Böyle bir düzeltmenin
yapılması konusunda yetkili organın mahkeme olduğu
hususu yasa maddesinde özel olarak hükme bağlanmıştır.
Ancak konuya ilişkin olarak Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Yasası'nda yer alan 15'inci maddede halen gerekli
değişiklik yapılmadığı için bu konuda "alacaklı tahsil
dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz
komisyonu nezdinde ihtiyati haciz sebebine itiraz"
edileceği hükmü yer almakta olup, sözü edilen yasa
maddesinin ikinci fıkrasında da "itiraz şekli ve
incelenmesi hususunda Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik
olunur. Bu ihtilaflar itiraz komisyonlarınca diğer
işlere takdimen (öncelikle) incelenir ve karara
bağlanır. İtiraz komisyonlarının bu konuda verecekleri
kararlar kesindir" denilmektedir. Burada yasa maddesinde
yer alan itiraz komisyonlarından anlaşılması gereken
vergi mahkemesidir.
Yasal düzenleme gereği borçlu teminat gösterdiği
takdirde ihtiyati haciz kaldırılır.
İhtiyati haczin kaldırılabilmesi için ya teminat
gösterilmesi veya yargıya başvurarak yapılan işlemin
hatalı olduğunun karar altına alınması ile mümkündür.
Dolayısıyla haklarında ihtiyati haciz uygulananların
yazı ile idareye başvurarak söz konusu haczin
uygulanmasında yanılgı olduğunu bildirmesi, yapılan
haczin kaldırılması isteminde bulunmaları halinde bu
istemin idarece dikkate alınması mümkün değildir. Bu
bağlamda da ihtiyati haciz işlemleri Vergi Usul
Yasası'da yer alan düzeltme işlemleri kapsamında bir
idari uygulama niteliğinde değildir.
Bilindiği üzere Vergi Usul Yasası'nın birinci kitabının
altıncı kısmının üçüncü bölümü "Vergi hatalarını
düzeltme ve reddiyet" başlığını taşımakta olup, bu
bölümde yer alan 122'nci maddeye göre "mükellefler,
vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi
dairesinden yazı ile" isteyebilmektedirler.
Vergi Usul Yasası'nın ödeme, zamanaşımı ve terkine
ilişkin düzenlemelerin yer aldığı "Vergilendirme"
başlıklı birinci kitabının altıncı kısmının üçüncü bölüm
hükümleri gibi bu bağlamda söz konusu kitapta yer alan
ve vergi muamelelerindeki hataların giderilmesini
amaçlayan düzeltme yolu, kamu alacağının güvenceye
bağlanması yahut tahsili amacıyla tahsil dairelerine
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa uyarınca
yapılan işlemlere yönelik bir başvuru yolu değildir.
Mevcut yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere "Vergi
Usul Yasası'nda vergi hatalarının düzeltilmesi için
öngörülen düzeltme ve şikâyet yolunun kamu alacaklarının
güvenceye alınması veya tahsili amacıyla yapılan
işlemleri kapsamamaktadır." (Danıştay Vergi Dava
Daireleri Genel Kurulu E. No: 2007/547, K. No:
2008/715). Söz konusu karar uyarınca "bu işlemlere karşı
idareye yapılan başvurular düzeltme başvurusu değil,
istem olarak kabul edilmediği takdirde, idari davaya
konu olabilecek işlem yaratmak amacıyla işlem yapılmış
başvurular olarak değerlendirilmesi gerekir."
Veysi Seviğ
Referans/13.11.2009 |