Kalkınma muhasebe ile olur
Türkiye Serbest Muhasebeci,
Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları
Birliği (TÜRMOB) Genel Başkanı Masum Türker,
''Türkiye'de bir kalkınma sağlanacaksa, 1994 yılında
parlamentonun irade olarak muhasebe meslek grubuna
tanıdığı ön denetim müessesesinin Maliye Bakanlığınca
yeni bir yasal düzenlemeye gerek kalmaksızın yeniden
yürürlüğe konmalıdır'' dedi.
Türker, Mersin Kongre ve Sergi Sarayı'nda
gerçekleştirilen "4. Türkiye Muhasebe Forumu"nun
açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin dünyanın
sorunlarına uzak kalamayacağını söyledi.
Küresel krizin dünyayı etkilediğini ve bundan
Türkiye'nin de nasibini aldığını ifade eden Türker,
"Başka arenalardan sözde moral yaratabilmek için krizin
etkisinin olmadığını söyleyebiliriz. Ama biz
muhasebeciler, bunu söyleyemeyiz. Çünkü hesaplar bizim
elimizden geçiyor. Bizler ne olup bittiğini en iyi
bilenlerdeniz" dedi. Krizin etkilerinin hesabı
yapılırken belirli zaman aralıklarıyla meslek
örgütlerinin veya kentte önde gelen muhasebecilerin
fikirlerinin alınmasını tavsiye eden Türker, şöyle devam
etti: "Özellikle bir ölçüde var olan yolsuzluğun
giderilmesi ve diğer taraftan da da siyasi çekişmeler
dolayısıyla yolsuzluk olmasa bile atılan iftiralardan
kurtuluşun yolu, muhasebe meslek mensuplarının denetim
boyutundaki faaliyetinden yararlanmak ve hiç kimseyi
suçlamadan kendisine bağlı olan şirketleri,
belediyelerin ve kamu kurumlarının meslektaşlarımıza
denetletilmesidir.
Yaptığımız bir çalışmada 1989'tan bu yana kendisini
denetlettiren belediye yöneticilerinin, ne kendileri ne
de şirketleri hakkında atılan iftiraların daha başında
asılsız olduğu ortaya çıkmıştır. Ülkemiz özellikle
şeffaflaşma ve yolsuzluğu yok etme noktasında böyle bir
çalışmaya muhtaçtır."
Muhasebecilerin ön denetim konusunda da tekrar
yetkilendirilmesi gerektiğine işaret eden Türker, şöyle
konuştu: "Türkiye'de bir kalkınma sağlanacaksa,
özellikle 1994 yılında parlamentonun irade olarak
muhasebe meslek grubuna tanıdığı ön denetim
müessesesinin Maliye Bakanlığınca yeni bir yasal
düzenlemeye gerek kalmaksızın yürürlüğe konmalıdır.
Meslek gruplarının ön denetim yetkilerinin anayasal hak
olarak kararlaştırıldığı bu uygulama devreye sokulduğu
zaman, hem kayıt dışı ekonomi belirli bir ölçüde
indirilmiş hem de belirli konularda devleti yönetenlerin
önündeki zaman kaybı önlenmiş olacaktır."
Muhasebecilik mesleğinin iki nedenle krizde olduğunu
vurgulayan Türker, şunları kaydetti: "Birincisi
düzenleyici ve bu konuda emredici düzenlemelerin
muhasebe meslek grupları dışında başka kesimlerle
birlikte bir araya getirilmesidir. Zaten şikayetçi
olduğumuz külfet, yük getiren düzenleme de budur. Bu
konuda getirilecek müşterek çözüm, hem iş adamlarımızı
hem de onların sorunlarını paylaşan bizleri
rahatlatacaktır. İkinci nedeni ise ekonomiktir.
Tahsilatlarımızı yapamamakta ve bu konuda çeşitli
sorunlarla da karşı karşıya kalmaktayız. Bunun sonucunda
da müşteri kaybına uğramaktayız. Bu sayede de haksız
rekabet gündeme geliyor. Bugün başlayan forum, hem etik
açısından hemde bu sorunlarımızın tartışılmasını
sağlayacak olması bağlamında önemli bir önem arz
ediyor."
BİLGİNİN GÜVENİLİRLİLİĞİ
VE STANDARTLAR
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Kilci de
ekonomik hayatın gelişmesiyle güvenilir ve doğru bilgi
elde etme ihtiyacının da bir zorunluluk haline geldiğine
dikkati çekerek, bu alandaki sıkıntıların aynı zamanda
finansal piyasaların gelişmesinde de engel olduğunu
vurguladı. Denetimin, işletmeden bağımsız ve tarafsız
kişiler tarafından, standartlara uygun yapılması
gerektiğini bildiren Kilci, ancak bu şekilde elde edilen
bilgilerin güvenilir olabileceğini belirtti.
Kilci, Türkiye'de yabancı sermayenin özendirilmesiyle
çok uluslu şirketlerin daha fazla yatırım yapmaya
başladığını, bununla birlikte uluslararası ticaret ve
rekabetin gelişmesi, ülke içi firmaların uluslararası
finansman olanaklarına başvurması gibi etkenlerin,
Türkiye'de uluslararası muhasebe ve denetim
standartlarının da gündeme geldiğini kaydetti.
Kilci, şöyle devam etti: "Yakın zamanda yürürlüğe
girmesi öngörülen yeni Türk Ticaret Kanunu ile halka
açık olsun ya da olmasın ülkedeki tüm işletmelere,
muhasebe ve raporlama konularında, Türkiye Muhasebe
Standartları Kurulu tarafından yayımlanan standartlara
uyma zorunluluğu getirilecek. Bu standartların
uygulanmasının yaygınlaşmasıyla birlikte ülkemizde
şirketlerin sunduğu tablolar daha gerçekçi, daha geçerli
ve karşılaştırılabilir olacak."
Kayıt dışıyla mücadelenin sadece Maliye Bakanlığının işi
olmadığını dile getiren Kilci, "Kayıt dışında mı
yaşayacağız ya da kayıtlı bir şekilde ülke kalkınmasına
katkıda da mı bulunacağız? sorusuna hepimiz, samimiyetle
yanıt vermek zorundayız. Bu konuda herkesi, vatandaşlık
görevlerini yerine getirmeye davet ediyorum" diye
konuştu.
Beyana dayalı vergi sistemlerinde hem meslek mensupları
açısından, hem de kamu açısından denetimin oldukça
önemli olduğunu vurgulayan Kilci, ancak ekonomik hayatın
gittikçe gelişmesiyle denetimde de uzmanlaşmaya
gidilmesinin kaçınılmaz bir hal aldığını anlattı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme (BBDK) Düzenleme Daire
Başkanı İhsan Uğur Delikanlı ise finansal tablo veya
raporların doğru, güvenilir, anlaşılabilir, tutarlı ve
karşılaştırılabilir verilerden oluşması gerektiğinin
altını çizdi.
Söz konusu verileri hazırlayan kişilerin de genel kabul
görmüş muhasebe ilke ve standartları, ulusal ve
uluslararası uygulamalarla ilgili diğer mevzuat yanında
doğru, dürüst, bağımsız, ahlak ilkelerine bağlı, meslek
etiği kurallarına uygun hareket etmesinin de bir
zorunluluk olduğuna işaret eden Delikanlı, konuşmasına
şöyle devam etti: "Söz konusu standartlara uygun olduğu
iddia edilen, ancak içeriden öğrenenlerin kontrolünde
bulunan finansal raporlar ortaya çıkabilmektedir.
Nitekim, özellikle ülkemiz bankacılık sektöründe
yaşadığımız acı tecrübeler, maalesef böyle bir durumun
ne kadar maliyetli sonuçlara neden olabileceğini
göstermiş ve muhasebeyle uğraşan kişilerin etik algı ve
duyarlılıklarının üst düzeylerde olmasının önemini teyit
etmiştir. Mesleki etik algı ve duyarlılıkta belli bir
düzeyin, haksız rekabet unsurlarının ortadan kalkmasını
sağlayacağı da gözden kaçırılmamalıdır. Çünkü haksız
rekabet de nihai olarak mesleki etik algı ve
duyarlılığın yeterince yerleşmemesinden beslenen bir
durum olarak tezahür etmektedir."
Vergi Haber
www.vergihaber.com
13.04.2009 |