Gelir Vergisi ve
beyan esası
Gelir Vergisi Yasası'nın birinci maddesi gereği
olarak "Gerçek kişilerin gelirleri Gelir Vergisi'ne
tabidir. Gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde
elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır."
Aynı yasanın ikinci maddesinde gelire giren kazanç ve
iratlar sayılmak suretiyle yedi ana başlık halinde
belirtilmiş bulunmaktadır. Genel ilke olarak bu
gelirlerin gerçek ve safi tutarları esas alınmak
suretiyle bir beyanname üzerinde toplanarak beyan
edilmesi gerekmektedir. Ancak zaman içinde sözü edilen
yasada yapılan değişikliklerle gelirlerin beyanname
üzerinde safi tutarları üzerinden beyanı ilkesinden
sapılmış, bu bağlamda safi gelir üzerinden Gelir Vergisi
alınması ilkesinden farklı, gelir gruplarına göre
kendisine özgü beyan edilecek kısım belirlenmesine
yönelinmiş, Gelir Vergisi tevkifat (stopaj) vergisi
haline dönüştürülmüştür.
Sözü edilen yasanın 85'inci maddesi uyarınca mükellefler
bir takvim yılı içinde elde ettikleri beyana tabi
gelirlerini yıllık beyanname ile bildirmekle
yükümlüdürler. Dolayısıyla Gelir Vergisi Yasası'nın
ikinci maddesinde yer alan gelir unsurlarının bir
beyanname üzerinde toplanması gerekmektedir. Ancak yasal
düzenleme gereği "Tacirlerle çiftçiler ve serbest meslek
erbabı, ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerden kazanç
temin etmemiş olsalar bile yıllık beyanname vermek"
zorundadırlar. Bu koşul şirketlerin faaliyet ve tasfiye
dönemlerini de kapsayacak şekilde kolektif şirket
ortakları ile komanditerler hakkında da geçerlidir.
Diğer yandan yabancı ülkelerde elde edilen kazanç ve
iratlar;
* Mükelleflerin bunları Türkiye'deki hesaplarına intikal
ettirdiği,
* Türkiye'de hesaplara intikal ettirmemesinin mükellefin
iradesi dışındaki nedenlerden ileri geldiği kanıtlandığı
hallerde mükellefin bunlara tasarruf edebildiği yılda,
elde edilmiş sayılmaktadır.
Gelir Vergisi Yasası'nın 86'ncı maddesinde, yıl içinde
elde edilen gelirlerin bir beyanname üzerinde
toplanmasını gerektirmeyen haller sayılmış
bulunmaktadır. Konuya ilişkin yasa hükmüne göre bu
maddede sayılan gelirler için yıllık beyanname verilmez,
diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde dahi söz
edilen gelirler beyannameye dahil edilmez.
* Tam mükellefiyette; gerçek usulde vergilendirilmeyen
zirai kazançlar, bireysel emeklilik sisteminden çıkış
halinde yapılan geri ödemeler ile kazanç ve iratların
istisna hadleri içinde kalan kısımları,
* Tam mükellefiyette tek işverenden alınmış ve tevkif
suretiyle vergilendirilmiş ücretler,
Birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden
sonraki işverenden aldıkları ücretlerin toplamı, sözü
edilen yasanın 103'üncü maddesinde yazılı tarifenin,
ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan
mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş
kazançları da beyana tabi değildir. Bu bağlamda Gelir
Vergisi Yasası'nın 103'üncü maddesinde yer alan
tarifenin ikinci gelir diliminde 2008 yılı için yer alan
miktar 19.800 TL, 2009 yılı için bu miktar 22.000
TL'dir.
* Yukarıda belirtilen gelirler hariç olmak üzere 2008
yılında 19.800 TL'yi, 2009 yılında ise 22.000 TL'yi
aşmaması koşulu ile tam mükelleflerin Türkiye'de
tevkifata (stopaja) tabi tutulmuş olan; birden fazla
işverenden elde edilen ücretlerle menkul sermaye
iratları ve gayrimenkul sermaye iratları,
* Bir takvim yılı içinde tam mükelleflerce elde edilen
ve toplamı 2008 yılında 960 TL'yi, 2009 yılında ise
1.070 TL'yi aşmayan, tevkifata ve istisna uygulamasına
konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları,
* Dar mükellefiyette, tamamı Türkiye'de tevkif
(kesinti-stopaj) suretiyle vergilendirilmiş olan
ücretler, serbest meslek kazançları, menkul sermaye ve
gayrimenkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve
iratlar, yasal düzenleme gereği yıllık beyanname ile
beyan edilmemektedir.
Diğer yandan yukarıda sayılanlar dışında kalan ve
beyannameye dahil edilmesi gereken kazanç ve iratların
safi tutarlarının belirlenmesi, her gelir grubu için
ayrı ayrı yapılmakta olup, bu gelir gruplarının safi
tutarlarının belirlenmesinde var olan farklılıklar,
beyan edilecek gelirin safi tutarlarını etkilemektedir.
Bazı gelir grupları için beyan dışı bırakılması
öngörülen miktarlar (istisnalar) anayasanın mali güç
ilkesi ile örtüşmediği gibi, gelir bölüşümünü de olumsuz
etkilemektedir. Özellikle menkul sermaye iratları ile
ilgili düzenlemeler bu bağlamda önem arz etmektedir.
Ülkemizde beyan üzerinden alınan Gelir Vergisi her geçen
yıl azalmakta, buna karşın stopaj yoluyla alınan Gelir
Vergisi miktarında belli bir artış gözlenmektedir.
25 Mart 2009 çarşamba günü mesai saati bitimine kadar,
2008 yılında elde edilen ve beyan edilmesi gereken
gelirler için Gelir Vergisi beyannamelerinin verilmesi
gerekmektedir. Verilen beyannamelerin değerlendirilmesi
ve yorumlanması ancak konuya ilişkin olarak Maliye
Bakanlığı tarafından yapılacak açıklamadan sonra
olacaktır.
Veysi Seviğ
Referans/13.03.2009 |