İş güvencesinden
kimler yararlanabilir!
4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesinde, otuz veya
daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık
kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini
fesheden işverenin, işçinin yeterliliğinden veya
davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin
gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak
zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
İşçinin altı aylık kıdemi, aynı işverenin bir veya
değişik işyerlerinde geçen süreler birleştirilerek hesap
edilir. İşverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin
bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu
işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre
belirlenir.
İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve
yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden
ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan
işveren vekilleri hakkında iş güvencesi hükümleri
uygulanmaz.
30 işçinin önemi
Otuz işçi sayısının belirlenmesinde belirli-belirsiz
süreli, tam- kısmi süreli, daimi-mevsimlik iş sözleşmesi
ile çalışanlar arasında bir ayırım yapılamaz.
Fesih bildirimin yapıldığı tarihte 30 işçi sayısının
tespitinde göz önünde bulundurulacak işçinin iş
sözleşmesinin devam etmekte olması yeterli olup, ayrıca
fiilen çalışıyor olması gerekmemektedir. Ancak hastalık,
iş kazası, gebelik ya da normal izin ve benzeri
nedenlerle ayrılan işçi yerine bu süre için ikame işçi
temin edilmiş ise, 30 işçi sayısında ikame edilen işçi
dikkate alınmayacaktır. Konumu itibarıyla güvence
kapsamı içerisinde olmayan işveren vekillerinin ve
yardımcılarının da işyerinde çalışan işçi sayısının
belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. (Yargıtay 9 HD
24.03.2008 gün ve 2007/27699 esas, 2008/6006 karar
sayılı kararı).
Fesih bildirim tarihinden önce iş sözleşmesi feshedilen,
bu nedenle feshin geçersizliği davası açıp, lehine
feshin geçersizliğine karar verilen işçinin, işe
başlatılması için işverene başvurusu halinde, adı geçen
işçinin de 30 işçi sayısında değerlendirilmesi gerekir.
Böyle bir durumda feshin geçersizliğine ilişkin dava
sonuçlanmamış ise, bekletici mesele yapılarak sonucu
beklenmelidir.
4857 sayılı İş Kanunu, elliden fazla işçi çalıştıran
tarım ve orman işçilerinin yapıldığı işyerleri ve
işletmeleri kapsamı içine aldığından (İş K. mad. 4/b),
bu işyeri ya da işletmede çalışanlar da iş güvencesinden
yararlanır. Buna karşılık, 50'den az (elli dahil ) işçi
çalıştıran tarım işyerlerinde çalışanlar İş Kanunu'nun
kapsamı dışından kalacağından, bu yerlerde 30'dan fazla
işçi çalıştırılsa dahi (örneğin, 40 işçi), bu işçilere
iş güvencesi hükümleri uygulanmayacaktır. 50 işçinin
tespitinde, sadece tarım işçileri değil; diğer işçiler
de dikkate alınmalıdır.
Sendika işyeri temsilcileri için işyerinde 30 işçi
çalışma koşulu aranmamalıdır. (Yargıtay 9 HD 21.07.2008
gün ve 2008/25552 esas, 2008/20932 karar sayılı kararı).
Grup şirketlerinin durumu
Özellikle grup şirketlerinde ortaya çıkan bir çalışma
biçimi olan birlikte istihdam şeklindeki çalışmada,
işçilerin bir kısmı aynı anda birden fazla işverene ve
birlikte hizmet vermektedirler. Daha çok yönetim
organizasyonu kapsamında birbiriyle bağlantılı olan bu
şirketler, aynı binalarda hizmet verebilmekte ve bir
kısım işçiler iş görme edimini işverenlerin tamamına
karşı yerine getirmektedir. Tüm şirketlerin idare
müdürlüğünün aynı şahıs tarafından yapılması,
şirketlerin birlikte kullandığı işyerinde verilen
muhasebe, güvenlik, ulaşım, temizlik, kafeterya ve yemek
hizmetlerinin yine tüm işverenlere karşı verilmiş olması
buna örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi bir ilişkide,
tüm şirketlere hizmet veren işçiler ile sadece davalı
şirkete hizmet veren işçilerin 30 işçi kıstasında
dikkate alınması gerekir. İşçi tüm şirketlere hizmet
ediyor ise, o zaman tüm şirketlerdeki işçi sayısı
dikkate alınmalıdır. (Yargıtay 9 HD E. 2008/28790, K.
2009/14187, T. 25.5.2009 tarih sayılı kararı).
Stajyerler kapsamda değil
İş Kanunu kapsamı dışında kalan ve işçi sıfatını
taşımayan çırak, stajyer ve meslek öğrenimi gören
öğrencilerle süreksiz işlerde çalışanlar, keza işyerinde
ödünç (geçici ) iş ilişkisi ile çalıştırılanlar ile alt
işveren işçileri o işyerinde çalışan işçi sayısının
belirlenmesinde hesaba katılmazlar. Alt işverenin
işçileri otuz işçi kıstasının belirlenmesinde dikkate
alınmazlar; fakat, iş güvencesi hükümlerinden kaçmak
amacıyla, işçilerin bir kısmının muvazaalı olarak
taşeron işçisi olarak gösterilmesi halinde, bu işçilerin
de işçi sayısına dahil edilmesi gerekir. Daha açık bir
anlatımla, alt işverenlik ilişkisinin geçersiz sayılması
gereken hallerde taraflarca alt işveren sayılan kişiye
bağlı olarak çalışanlar otuz işçi sayısının tespitinde
hesaba katılmalıdır. Alt işverenin işçileri ile geçici
işçi sağlayan işverenle iş sözleşmeleri devam eden
geçici işçiler, kendi işverenlerinin işyerlerinde
sayının belirlenmesinde hesaba katılırlar. Ancak
tarafların geçici iş ilişkisinde gönderen işveren olarak
nitelendirdikleri; fakat aslında "bordro işvereni"
olarak faaliyet gösteren ve yaptıkları iş, işverenlerine
işçi temin etmekten ibaret olanlara kayıtlı bulunan
işçiler de sayı ölçütünde göz önünde bulundurulmalıdır.
(Yargıtay 9 HD E. 2008/28790, K. 2009/14187, T.
25.5.2009 tarih sayılı kararı).
İbrahim IŞIKLI
SOSYAL GÜVENLİK VE İŞ HUKUKU
11.11.2009 |