MÜTEAHHİTLERE HAK EDİŞLERİN ÖDENMESİ
SORU: Yıllara sari inşaat işi yapmaktayız. Bize verilen
projeye uygun olarak inşaatı tamamladık. Son hak
edişimizi idareye verdik. Son hak ediş idare tarafından
geçtiğimiz ay sonunda 31.12.2008 tarihi itibariyle
imzaladı. İdare bizden geçen hafta ödeme yapmak için
31.12.2008 tarihli fatura istedi. Biz bu durum
karşısında itiraz ettik. Ancak idare bu durumda bize
istihkakımızı ödemeyeceğini bildirdi.
Bu durumda bizim yapmamız gereken nedir? Geçmişe yönelik
fatura düzenleyebilir miyiz?
YANIT: Yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinde hak
edişler tasdik edilene kadar üzerlerinde yapılması
muhtemel düzeltmeler nedeniyle kesinlik kazanmamaktadır.
Bu nedenle uygulamada hak edişlerin kesinleşmesi ile
birlikte kesinleşen miktar üzerinden fatura
düzenlenmektedir.
İdarenin 31.12.2008 tarihi itibariyle sizden fatura
istemesi hukuki açıdan doğru ve kabul edilebilir bir
istem değildir. Gerçekte sorunuzun içeriğinden de
anlaşılacağı üzere idareye istihkak (hak edişi) veriş
tarihinizin 2008 yılının kasım ayı içerisindedir. Bu
durumda idare istihkakı gecikmiş olarak onaylanmaktadır.
Söz konusu istihkak için faturayı 31.12.2008 tarihi
itibariyle düzenlemeniz halinde, fatura üzerinde
göstereceğiniz katma değer vergisini de indirim konusu
yapmanız zorlaşacaktır.
Bize göre idarenin sizden 31.12.2008 tarihi itibariyle
yapmış olduğu istemi yazılı talep etmeniz, almış
olduğunuz bu yazıyı Vergi Dairesi Başkanlığına ileterek
görüş isteyip, bu görüş doğrultusunda hareket etmeniz
gerekmektedir.
Diğer yandan konuyu sizden 31.12.2008 tarihli fatura
isteyen kuruluşla yazışmaya girmeden önce de özet
halinde ve yazılı olarak bulunduğunuz il Vergi Dairesi
Başkanlığına bildirerek görüş istemek suretiyle alacağız
yanıtı iş ilişkisinde bulunduğunuz idareye ileterek de
çözüm arayabilirsiniz.
YARGI KARARLARINDA GAYRİMENKUL SERMAYE İRADI
Danıştay 4.Dairesi E.1999/6077 K.2000/2632 T.8.6.2000
Davacı adına, 1994 yılında kira geliri elde ettiği halde
beyan etmediği ileri sürülerek tarhiyat yapılmışsa da;
Davacının 1992 yılı için 7 adet işyerinden kira geliri
elde ettiğini beyan etmiş ancak ilgili yılda kira geliri
olmadığını iddia etmesi karşısında, davacının ilgili
yılda işyerlerinin kirada olduğu ve bu işyerlerinden
kira geliri elde ettiği yolunda yapılmış bir tespit
bulunmadan, sadece 1992 yılında kira geliri elde edilen
işyerlerinin ilgili yılda da kirada olduğu ve kira
geliri elde edildiği varsayımıyla tarhiyat yapılamaz.
GVK'nun 70. maddesine göre gayrimenkul sermaye iradının
beyanı için elde etmenin şart olması, söz konusu
işyerlerinin mülkiyetinin ilgili yılda davacıda
olmasının mutlaka bu işyerlerinden kira geliri elde
ediliyor olduğu sonucunu doğurmaması ve davalı idarece
7.12.1998 günü yapılan tespitte de davacının ilgili
yıllarda söz konusu işyerlerinden kira geliri elde
etmediğinin saptanmış olması sebepleriyle, somut tespit
yapılmadan varsayıma dayalı olarak yapılan tarhiyatta
isabet yoktur.
Danıştay 4. Dairesi E.1999/221 K.1999/4189 T.22.11.1999
Davacının ortağı olduğu şirketin kullanımına bedelsiz
olarak bıraktığı gayrimenkulden dolayı emsal kira bedeli
esasına göre gayrimenkul sermaye iradı beyanında
bulunmadığı ileri sürülerek cezalı tarhiyat yapılmışsa
da; GVK'nun 70. maddesine göre vergilendirmede "elde
etme" esasının kabul edilmesi karşısında, davacının
ortağı olduğu şirketin kullanımına bıraktığı
gayrimenkulden kira geliri elde etmediği açık olup,
vergiyi doğuran olay vuku bulmadığından, gayrimenkul
sermaye iradı mükellefiyetinin söz konusu olamayacak
olması ve şirketin kullanımına bırakılan gayrimenkul
için kira ödemesinde bulunulması halinde, bu ödemeden
tevkifat yaparak muhtasar beyanname ile bildirme
yükümlülüğü şirkete ait olacağı gibi şirket adına anılan
gayrimenkul ile ilgili kira ödemelerinden dolayı kesilen
vergilere ilişkin muhtasar beyannamenin verilmediği
belirtilerek yapılan tarhiyatın, kira ödemelerinde
bulunulduğunun saptanmadığı gerekçesiyle kaldırılmış
olmasının ve şirketin kira ödemesine ilişkin herhangi
bir gider kaydının bulunmamasının davacının gayrimenkul
sermaye iradı elde etmediğini göstermesi sebepleriyle,
davacı adına yapılan tarhiyatta yasal isabet yoktur.
Danıştay 9. Dairesi E.1998/528 K.1998/5052 T.22.12.1998
Aracını kiraya vererek nakliyecilik faaliyetinden dolayı
işini terk eden yükümlü adına ilgili döneme ait KDV
Beyannamesini vermediğinden bahisle cezalı KDV tarhiyatı
yapılmışsa da; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 37.
mad. her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan
kazançların ticari kazanç olduğu, 70/8. maddesinde her
türlü motorlu araçların kiraya verilmesinden elde edilen
iratların gayrimenkul sermaye iradı sayıldığı, ancak
kiraya verilen motorlu araçların ticari işletmeye dahil
bulunması halinde, bunların iratlarının ticari kazancın
tespitine ilişkin hükümlere göre hesaplanacağı
belirtilmiş olup, nakliyecilik faaliyetinde bulunan
yükümlünün vergi dairesine kamyonunu nakliye firmasına
kiraya verdiği ve ticari faaliyetine son vermek
suretiyle işini terk ettiğini bildirdiğinin anlaşıldığı
olayda, buna göre yükümlünün nakliye firmasına kiraya
verdiği aracında şoför olarak çalışmasının işin terk
edilmediği ya da ticari faaliyetin devam ettiği şeklinde
düşünülemeyecek olması sebebiyle, davacı adına yapılan
tarhiyatta yasal isabet yoktur.
ÖZELGELERDE
GELİRİN YILLIK BEYANI
1. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 9.5.2007 tarih ve
2145 sayılı özelgesi;
"GVK'nın 86. maddesi ve 16 seri no'lu GVK Genel Tebliğ
açıklamaları gereğince, tam mükellef gerçek kişilerin
tevkif yoluyla vergilendirilmiş, tek işverenden almış
oldukları ücretler için gelir vergisi beyannamesi
verilmez. Bununla beraber, birden fazla işverenden ücret
elde edilmesi halinde, birden sonraki işverenden alınan
ücretlerin toplamının GVK'nın 103. maddesinde belirtilen
gelir vergisi tarifesinin ikinci gelir diliminde yer
alan tutarı aşması halinde birinci işverenden alınan da
dâhil olmak üzere ücret gelirinin tamamının beyanı
gerekir."
2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 20.6.2008 tarih
ve 13645 sayılı özelgesi;
"GVK'nın 89/2. maddesinde, beyan edilen gelirin % 10'unu
aşmayan,, Türkiye'de yapılan ve gelir veya kurumlar
vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel
kişilerden alınan belgelerle tevsik edilen, mükellefin
kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan
eğitim ve sağlık harcamalarının gelir vergisi matrahının
tespitinde indirim konusu yapılabileceği düzenlenmiştir.
Bu hüküm gereğince, çocuğunuzun evden okula gidiş gelişi
için servis şirketine ödenen paraların eğitim harcaması
olarak kabul edilip beyan edeceğiniz gelirin %10 luk
kısmını aşmamak ve belgelendirmek (gelir ve kurumlar
vergisine tabi gerçek ve tüzel kişilerden alınan
belgelerin olması) şartıyla yıllık beyanname ile
bildireceğiniz gelirden indirmeniz olanaklıdır."
3. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 20.3.2008 tarih
ve 4964 sayılı özelgesi;
"1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu'nun 49/3. maddesinde, kanun
kapsamında belirtilen kesenek ve primlerin tümünün, yıl
içinde ödenmek kaydıyla vergi uygulamasında gider olarak
gösterilebileceği düzenlenmiştir. 110 seri no'lu GVK
Genel Tebliğinde konuya ilişkin olarak; bu hükme atıfla,
ödenen giriş keseneği ve primlerin, teşebbüs sahipleri
tarafından hesaplara gider olarak yazılması gerekmekte
ise de, söz konusu Bağ-Kur giriş keseneği ve primlerinin
doğrudan doğruya kayıtlara gider olarak intikal
ettirilmesi halinde, özellikle ortaklıklarda, her bir
ortağın ortaklıktaki kâr payının her zaman eşit
olmayacağı; ödenecek giriş keseneği ve primlerin seçilen
aylık gelir basamağına göre değişebileceği ve bu
nedenlerle de safi ticari kazancın tespitinde bazı
güçlükler ve sakıncalar doğabileceği ifade edilmiştir.
Bu sebeple, Tebliğ'de söz konusu ödemelerin indirimleri
konusunda kazanç türleri itibariyle ayrı ayrı
açıklamalarda bulunulmuştur. Bu açıklamalara göre, kira
gelirinin dışında limited şirket ortağı olan ve iki
şirketten Yönetim Kurulu üyesi olarak ücret geliri elde
eden mükellefin, 2007 yılı içinde ödemiş olduğu Bağ-Kur
primlerini yıllık gelir vergisi beyannamesinde sadece
serbest meslek kazancından veya ticari kazançtan
indirmesi mümkündür. Bu ödemelerin gayrimenkul sermaye
iradı ve ücret gelirleri için verilecek yıllık
beyannamede indirim konusu yapılması mümkün değildir."
4. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 14.3.2008 tarih
ve 4476 sayılı özelgesi;
"GVK'nın 89. maddesinde geçen beyan edilecek gelir
ifadesinden, yıllık gelir vergisi beyannamesinde yer
alan indirimler ve geçmiş yıl zararları toplamından
önceki tutarın (yıllık gelir vergisi beyannamesinin 26
numaralı sütunu olan kâr sütununun) anlaşılması ve söz
konusu maddenin 2. fıkrası uyarınca indirim konusu
yapılacak eğitim ve sağlık harcamaları tutarının da bu
tutarın %10'unu aşmayacak şekilde dikkate alınması
gerekmektedir. Söz konusu %10 sınırının tespitinde
asgarî ücretin yıllık tutarını aşmaması gibi bir şartta
aranılmamaktadır."
5. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 17.9.2008 tarih ve
7748 sayılı özelgesi;
"GVK'nın 89/2. maddesinde yer alan indirim mükellefin
kendisine, eşine ve küçük çocuklarına ait eğitim ve
sağlık giderlerini kapsamaktadır. Vasilik görevi ise
Türk Medeni Kanunun 403, 448 ve 454. maddelerinde,
vesayet altındaki küçüğü ve onun sahip olduğu malvarlığı
ile ilgili menfaatleri korumak, bütün kişisel işlerinde
ona yardım etmek ve hukukî işlemlerde de onu temsil
etmek olarak tanımlanmıştır. Bu sebeple serbest meslek
erbabının, vasisi olduğu torununa ait eğitim ve sağlık
giderleri için Gelir Vergisi Kanunu'nun 89/2'nci
maddesinde yer alan indirimden yararlanması mümkün
değildir."
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
Referans/11.03.2009 |