Muhasebe  

Maliye

Vergi

İletişim

Vergi Takvimi

  MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :  10 Eylül  2009

   Ana sayfa

   2009 Çalışmaları

   2009 Pratik Bilgiler

   Staj - Stajyer Rehberi

   Kanun-Mevzuat Rehberi

   Sosyal Güvenlik Rehberi

   Muhasebe Bilgi Rehberi

  Tekdüzen Hesap Planı

 

 


 

Yasaların yorumunda gerekçe
 

Son yılların vergi yasalarına baktığımızda, sadece yasaların değil, gerekçelerin de özensiz yazıldığını, hatta bazen yasa ile gerekçelerinin çeliştiğini, yasada olmayan hususların gerekçelerde yer aldığını görmekteyiz. Bu bazen özensizlikten, bazen tasarıyı hazırlayanların tedvin tekniğine hâkim olmamasından, bazen de tasarı metniyle gerekçesini farklı kişilerin yazmasından kaynaklanmaktadır. Bu konudaki bir diğer sebep de tasarıyı hazırlayanın düz yazıda düşüncelerini ifade etmekte gösterdiği başarıyı, hukuk diliyle madde metnini yazarken gösterememesidir.
Geçmişte mevduat faizlerinin beyana tabi olmadığı düzenlemesi 3239 sayılı kanunla herhangi bir koşula bağlı olmaksızın getirilirken madde gerekçesinde mevduat faizinin Türkiye'de stopaja tabi tutulmuş olması halinde beyan dışı kalacağı yazılıdır. Yatırım indirimini kapsamadığı içtihatları birleştirme kurulu kararı ile saptanan Gelir Vergisi Kanunu'nun 4369 sayılı kanunla değişik 94. maddesinin gerekçesinde, yatırım indirimi üzerinden stopajın nasıl yapılacağı yazmaktadır. Bu örneklerin bolcasına, 5520 sayılı yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'nun madde gerekçelerinde de rastlamak mümkündür. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Bu kötü örnekler geçmişte, idarece hatalı uygulamalar yapılmasına, bu yüzden yüzlerce gereksiz ve anlamsız ihtilaflara yol açmıştır.
Hukuk devletinde yalnız anayasaya uygun olarak çıkarılmış kanunun anlamı bağlayıcıdır, kanunun yapıldığı andaki kanun koruyucunun iradesi bağlayıcı olamaz. Kanun koyucunun, kanuna vermek istediği anlama oranla, bizzat kanunun zamanla kazanmış olduğu anlam çok daha önemlidir. Yorum için temel, kanunun "ratio legis"idir, amacıdır, yoksa kanun koyucunun düşündükleri değil. (1)
Kanunların yapılmasından ve yürürlüğe konulmasından sonra yorumunda önemli olan kanun koyucunun başta ne istemiş olduğu değil fakat hukukun genel kavramlarına göre tekniğin ve şimdiki şartların göz önünde tutularak ondan çıkartılabilecek anlamıdır. (2) Hukuk devletinde yalnız anayasaya uygun olarak çıkartılmış kanunun anlamı bağlayıcıdır, kanunun yapıldığı andaki kanun koyucunun iradesi bağlayıcı olamaz. Kanun koyucunun, kanuna vermiş olduğu anlama oranla bizzat kanunun zamanla kazanmış olduğu anlam çok daha önemlidir. (3)
Bu itibarla gerekçe ve hazırlık çalışmaları, metne yansımadıkları takdirde, hiçbir ülkede hiçbir değer taşımazlar. Metne yansıdıkları zaman da göreli bir değer taşırlar. Bunun hukuksal ve uygulamadan kaynaklanan gerçekçi nedenleri vardır. Yasama organının kesin ve son görüşünü, oylanıp Resmi Gazete'de yayımlanan metin yansıtır ve belirler, asla oylanmayan gerekçe ve hazırlık çalışmaları değil. O nedenle yasallık ilkesinin muhatabı yayımlanan bu metindir. Gerekçe ve hazırlık çalışmaları bunların dışındadır. Bu yüzden, yurttaşlar yasayı bilmekle yükümlüdürler. Ama hiç kimse gerekçe ve hazırlık çalışmalarını bilmek zorunda değildir. Meclis Genel Kurulu'nun anlayışı, uygulamada komisyon ve kişilerin anlayışlarından çoğu zaman başka olmuş, hatta gerekçeler önerenlerin ve değiştirenlerin görüşlerini yansıtmamış; herkes sözcüklere başka anlamlar yüklemiş, algılama ayrıklarının çoğu kez ayırdına bile varılmamıştır. Böyle bir süreçte, gerekçe ve hazırlık çalışmalarından hangisinin gözetileceği ve hangilerine kıyılacağı elbette bilinemez ve onlara başvurarak çözüm üretmek elbette sağlıklı olmaz. Nitekim, Almanya'da ilkin 1885'te Binding, V. List, Fransa'da yargıtay başkanlarından Ballat Bearupre; yazar F.Helie, 1989'da Genny ve daha sonra H. Capitant Planid, Ripet yorumda gerekçe ve hazırlık çalışmalarına başvurmanın doğru olmadığına değinmişlerdir. Anglosakson hukukunda ise bu araç 18. yüzyılın ortasından bu yana kullanılmamaktadır. Bu yüzden değerleri görelidir. Sözgelimi yasal metne yansımış ve gerekçede ya da hazırlık çalışmalarından açıklaması yapılmışsa bir sözcüğün anlamı için bu araçlara başvurulabilir. Ancak bunların da salt bağlayıcı bir değeri yoktur. Kısaca yasal metne yansımadığı takdirde bu aracın kullanılması düşünülemez. Çünkü yorumcu metne bağlıdır; gerekçe ve hazırlık çalışmalarının izdüşümünü yansıtmayan bir metni, bunlara uymadığı gerekçesiyle ne daraltabilir, ne genişletebilir ne de değiştirebilir. Gerçekten yorumcunun görevi metinde yansıyan amacı araştırmak, saklı ve varsayılan niyeti keşfetmek değildir. Eğer ille de bir keşiften söz edilecekse, bu yasalaşan metnin anlamını, amacını keşfetmektir, onu önerenlerin kurgularını değil (4). Duguit "Yazılı metin nasılsa öyle alınır" dedikten sonra, "yasa koyucunun açıklamadığı ve yasal metne yansıtmayıp gönlünde taşıdığı düşüncesini araştırmaya gerek yoktur" demektedir. (5)
Yasanın yorumunda hazırlık çalışmaları ve yasama organındaki süreçte yapılan çalışmaları ve tartışmaları esas almak, 1924 Anayasası zamanında geçerli olan yasama yorumu müessesesini çağrıştırması yönüyle de tehlikelidir.(6)
Anayasanın 73/3. maddesinde ifadesini bulan verginin yasallığı ilkesi, yasa koyucunun hazırlık çalışmalarına gerekçe ve komisyon raporlarına değil, bizatihi yasaya itibarı emretmektedir. Burada yasayı, önce idare sonra nihai olarak yargı yorumlayacaktır. Ancak ne idare ne de yargı, yasanın metnini aşıp ve yasanın metninde bulunmayan kayıt ve şartları vergilendirmede esas kılamaz. Yasanın anlamı, vergilendirmeye veya vergilendirmemeye yönelik olarak, yasa düzeyinde bulunmayan ve hatta hukuk âleminde değer taşımayan ve Resmi Gazete'de bile yayımlanmayan gerekçelerden, rapor ve tartışmalardan hareketle, daraltılamaz, genişletilemez veya değiştirilemez.
Yasada olmayan şartlar, yorum yolu ile yasaya monte edilemez. Bu gibi şartların gerekçede bulunuyor olması da herhangi bir hukuki değer ve anlam ifade etmez. Aksi düşünce, gerekçeleri, normlar hiyerarşisinde yasa düzeyine yükseltir ki, böyle bir kabulün olanaksızlığını, izaha dahi gerek yoktur.
(Yeni Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu çıkartılmasının düşünüldüğü şu günlerde, tasarıları hazırlayanların, "bazı hususları gerekçeye yazarız" diye düşünme ihtimallerine karşılık, bu eski yazımı yeniden yayımlayayım istedim).
1. Vecdi Aral, Hukuk ve Hukuk Bilimi Üzerine, İstanbul 1992, sh: 153
2. Seyfullah Edis, Medeni Hukuka Giriş, Ankara 1983, sh: 181
3. Rüstem Karabatak, "Türk Hukukunda Kanunların Anayasaya Uygun Yorumu", Danıştay Dergisi, yıl: 28 s: 94 sh: 34
4. Sami Selçuk, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu E.1993/1 1995/1 sayı ve 30.6.1995 tarihli Kararına Muhalefet Şerhi (Yargıtay Kararları Dergisi c: 21 s: 11 (Kasım 1995) sh: 1729-1730 )
5. Sami Selçuk, Adı Geçen Muhalefet Şerhi
6. Cengiz Otacı, "Kanunun Hazırlık Çalışmalarının Bağlayıcılığı", Güncel Hukuk s: 26 (2.2006) sh: 59
 

Bumin Doğrusöz

Referans/10.09.2009

  
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght © 2005 -2009  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - Türkiye'nin muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.