Varlık Barışı başarılı olabilir mi?
Maliye Bakanlığı, 5917 Sayılı
Kanun sonrasında Varlık Barışı uygulamasının süresini 30
Eylül'e kadar uzattı. Bakanlık bu arada ilk uygulama
sonuçlarını da açıkladı.İlk Varlık Barışı uygulaması
sırasında yurtiçi ve yurtdışından toplam 8 bin 200
beyanname verildi. Bu beyannamelerde 10 bin 216 varlık
için Maliye Bakanlığı'ndan ''Varlık Barışı'' istendi.
Başvurularda, 10 milyar 748 milyon 737 bin 982 lirası
yurtdışından, 4 milyar 83 milyon 331 bin 276 lirası da
yurtiçinden olmak üzere toplam 14 milyar 832 milyon 69
bin 258 liralık kaynak, Varlık Barışı'na konu edildi.
Beyan edilen 14,8 milyar liranın 2,4 milyar lirasını
Türk Lirası, 8,8 milyar lirasını döviz cinsi para, 1,4
milyar lirasını taşınmazlar, 2,2 milyar lirasını menkul
sermaye araçları meydana getirdi. Menkul sermayeler
içinde 26 milyon 627 bin 673 liralık da tahvil-bono yer
aldı.
İlk uygulama sonuçları bu şekilde oluşan Varlık Barışı
uygulamasının sonuçlarının pek de iç açıcı olduğunu
söyleyemeyiz. Zira özellikle bu uygulama öncesinde
yapılan çalışma ve araştırmalarda, yurtiçi yerleşiklerin
yurtdışında 100 milyar TL'nin üzerinde parası olduğu ve
Varlık Barışı uygulaması ile bu paraların önemli bir
bölümünün ülke içine getirileceği tahmin ediliyordu.
Fakat yurtdışından getirileceği beyan edilen para tutarı
yaklaşık 11 milyar TL oldu. Bu paraların tamamının
yurtiçine getirilmediği de bir gerçek.
Tablo bu halde iken, Varlık Barışı uygulamasını yeniden
harekete geçirmenin bir faydası olur mu diye sormadan
edemiyoruz.
Uygulamanın başarısı kuşkusuz her şeyden önce Türkler'in
yurtdışında büyük meblağlara ulaşan parasının olup
olmadığına bağlı. Gelir İdaresi Başkanlığı, bu paraların
varlığına inanmış olacak ki yurtdışında, özellikle
Türkler'in yoğun olduğu yerlerde Varlık Barışı tanıtım
faaliyetinde bulunuyor.
Yurtdışında parası olanların yurtiçine bu paraları
getirmesi ise her şeyden önce güven unsuru ile bire bir
ilişkili. Yurtdışındaki parasını yurtiçine getiren
mükellefler, getirdikleri paralar sonucu başlarının
ağrımasını istemiyor ve devletin garanti vermesini
bekliyor. 5811 Sayılı Kanun'da ise yurtdışından
getirilen varlıklara yönelik herhangi bir inceleme
yapılmayacağı açıkça belirtiliyor. Fakat mükelleflerin
beklentisi bu güvencenin tüm alanlarda geçerli ve
sürekli olması. Gelir İdaresi yetkililerinin özellikle
bu konularda, parasını yurtiçine getirmek isteyenleri
rahatlatması gerekiyor.
Varlık Barışı uygulamasının başarılı olabilmesi için bir
diğer önemli şart, bu uygulamadan yararlanan
mükelleflere farklı ayrıcalıklar veya avantajlar
sağlanmasıdır. 5811 Sayılı Kanun ile beyan edilen
değerler, başka sebeplerle yapılan vergi incelemeleri
sonucu bulunan matrah farklarından mahsup edilebiliyor.
Bu imkân oldukça önemli bir imkân ve daha önceki
yazılarımızda belirttiğimiz gibi vergi incelemelerine
karşı sigorta vazifesi öngörüyor. Bu avantajın
mükellefler için oldukça önemli bir kolaylık olduğunu
söyleyebiliriz.
Tüm bu çabalara rağmen 2. Varlık Barışı uygulamasından
da istenilen sonuç elde edilemezse, ya Türkler'in
yurtdışında o kadar parası yok diyeceğiz. Ya da var ama
ülkemize getirmek istemiyorlar diyeceğiz. Eğer yanıtımız
ikinci söylediğimiz şey olursa ve bunun sebebi
mükelleflerin devlete tam olarak güvenmediği sonucuna
varılırsa, bu defa para piyasasının diğer aktörleri
konumunda bulunan devlet kurumlarının uygulamaya yönelik
düzenleme yaparak mükellefleri rahatlatması
gerekecektir.
İsmail KÖKBULUT
ikokbulut@bugun.com.tr
Bugün/10.08.2009 |