İndirimli Kurumlar Vergisi
Gelir ve Kurumlar Vergisi
mükelleflerinin yatırımlarının finansmanında
yararlandığı bir teşvik unsuru olan yatırım indirimi
müessesesi, bütün eleştirilere rağmen, 5479 sayılı
kanunla 1.1.2006 tarihinden geçerli olarak yürürlükten
kaldırılmıştı. Hatta biz o zamanlar, "Kimse
meraklanmasın önümüzdeki beş yıl içerisinde muhtemelen
farklı adla da olsa yeniden getirilecektir" diye
yazmıştık.
Yatırım indirimi müessesesi nihayet, bu defa "indirimli
Kurumlar Vergisi" adı altında, yeni bir müessese
görüntüsü vermek için yapısı biraz değiştirilerek tekrar
ihdas edildi ve 5838 sayılı kanunla Kurumlar Vergisi
Kanunu'na 32A maddesi olarak eklenerek 28.2.2009
tarihinden itibaren yürürlüğe girdi.
Bu düzenleme ile ihdas edilen indirimli Kurumlar Vergisi
müessesesinden, Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi
mükellefleri yararlanabilecek. Ancak anılan kanun hükmü
ile finans ve sigortacılık sektöründe faaliyet gösteren
kurumlar ile iş ortaklıkları kapsam dışında
bırakılmıştır. Ayrıca 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile
Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve
İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında
Kanun ile 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin
Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yapılması Hakkında
Kanun kapsamında yapılan yatırımlarla rödövans
sözleşmesine bağlı olarak yapılan yatırımlar da bu
teşvik düzenlemesinin dışında tutulmuştur.
İndirimli Kurumlar Vergisi müessesesi, yatırım indirimi
istisnasının yeni bir versiyonudur. Bu nedenle bazı
farklılıklar da içermektedir. Her şeyden önce yeni
müessese, artık bir istisnayı ifade etmemekte, sadece
bazı kazançların normale göre daha az oranda
vergilendirilmesini öngörmektedir. Eski istisna, yatırım
harcamalarının belli bölümünün (yüzdesinin) kazançtan
indirilerek matrahın tespitini öngörmekteydi. Yeni
düzenleme ise yatırım dolayısıyla elde edilen
kazançların düşük oranda vergilendirilmesini
öngörmektedir. Yani önceden vergiye tabi kazançtan
indirim yapılmaktaydı, şimdi vergiden indirim
yapılmaktadır.
İndirimli Kurumlar Vergisi müessesesinden
yararlanabilmek için aranan öncelikli koşul, yapılan
yatırımın teşvik belgeli olmasıdır. Teşvik belgesi,
yatırımın karakteristik değerlerini ihtiva eden,
yatırımın bu değerler ve tespit edilen koşullara uygun
olarak gerçekleştirilmesi halinde üzerinde kayıtlı
destek unsurlarından yararlanma olanağı sağlayan bir
idari belgedir. Bu belgeyi verme yetkisi ise Hazine
Müsteşarlığı'ndadır. Bu belgenin alınış tarihi
önemlidir. Çünkü teşvik belgesi düzenlenmesine yönelik
müracaat tarihinden önce yapılan yatırım harcamaları
belge kapsamına alınamaz. Öte yandan daha önceleri
olduğu gibi, kurulmakta olan şirket adına teşvik belgesi
müracaatı da yapılamaz.
Kanunun irdelediğimiz düzenlemesinin 28.2.2009 tarihinde
yürürlüğe girmiş olması sebebiyle bu tarihten önce
teşvik belgesine bağlanan yatırımların indirimli
Kurumlar Vergisi uygulamasından yararlanma olanakları
yoktur. Ancak bu, bir adaletsizliktir. Bu nedenle
düzenlemelerin, daha önce teşvik belgesine bağlanmış
yatırımları halen süren yatırımcılardan aranan diğer
koşulları taşıyanlarının da bu yeni müesseseden
yararlanmalarını temin edecek yönde gözden
geçirilmesinde yarar vardır.
İndirimli Kurumlar Vergisi müessesinden yararlanma
olanağı, 2005/15199 sayılı Teşvik Kararnamesi ile büyük
ölçekli yatırımlarla bölgesel kabul edilen yatırımlara
tanınmıştır. Bu kararname ile aynı zamanda büyük ölçekli
yatırımlar ile bölgesel kabul edilen yatırımlarda
aranacak asgari yatırım tutarı ve istihdam büyüklükleri
de belirlenmiştir. (Bu konudaki baz tutarları öğrenmek
isteyen okurlarımız, kararnamenin yayımlandığı 16.7.2009
günlü Resmi Gazete'den yararlanabilirler.)
Büyük ölçekli yatırımlarda asgari yatırım tutarı 50
milyon lira olarak belirlenmekle birlikte anılan
bakanlar kurulu kararında bazı sektörler için asgari
yatırım tutarı artırılarak belirlenmiştir. Örneğin ana
kimyasal maddelerin imalatı yatırımları, LCD /plazma
üretimi yatırımlarında asgari yatırım tutarı 1 milyar
lira, motorlu kara taşıtlarının imalat yatırımlarında
250 milyon lira olarak belirlenmiştir.
İndirimli Kurumlar Vergisi müessesesi özünde, devletin,
yatırım sonucu oluşan kazancın vergisinin bir kısmından
vazgeçmesi yolu ile yatırımın finansmanına katkı
sağlaması anlayışına dayanmaktadır. Maddede yatırımın
devletçe bu şekilde karşılanacak kısmı "yatırıma katkı
tutarı" olarak belirlenmiş ve adlandırılmıştır. Bu katkı
tutarı ise yatırımcıya, belirttiğim gibi, vergi
oranındaki indirim yolu ile "tahsilinden vazgeçilmiş
vergi" şeklinde yansıyacaktır. Dolayısıyla yatırımlar
sonucu oluşan kazanç, düşük vergileme sonucu elde edilen
avantajın yatırıma katkı tutarına ulaşmasına kadar,
düşük oranda vergilendirilmeye devam olunacaktır. Burada
devletin yatırıma katkı tutarını saptayacak olan "katkı
oranını" belirleme yetkisi ise yine bakanlar kuruluna
bırakılmıştır.
İndirimli Kurumlar Vergisi'nin uygulaması, biraz karışık
görünmektedir. Bu uygulamayı ise bakanlar kurulu kararı
ile yapılan belirlemelerin ışığında -rakamsal örnekle-
gelecek yazımızda aktaracağız.
Bumin Doğrusöz
Referans/10.08.2009 |