Yurtdışından tahsil
edilemeyen alacak için karşılık ayrılabilir
Dış ticareti tamamen serbest olan ya da ticari
faaliyet açısından herhangi bir kısıtlama uygulanmayan
ülkelerde tahsil edilemeyen alacaklar için dava açmak
suretiyle sonuç alınabilir.
SORU: Yurtdışından yapmış olduğumuz bir iş için
alacağımızı tahsil edemiyoruz. Bu konuda olayı ilgili
ülke hukukuna göre dava konusu yaptık. Ancak tüm
uğraşlarımıza rağmen söz konusu alacağı tahsil imkânı
bulamadık. Bu yıl yeniden olayı bir başka açıdan dava
konusu yaptık. Yurtdışından tahsil edemediğimiz bu
alacağımız için karşılık ayırabilir miyiz?
CEVAP: Vergi Usul Yasası'nın 323. maddesi gereği olarak
"ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame
ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
* Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar,
* Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla
istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan
dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük
alacaklar, şüpheli alacak sayılır."
Yasal düzenleme gereği yukarıda yazılı alacaklar için
değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte
karşılık ayrılabilir. Bu karşılığın hangi alacaklara ait
olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı
alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktarı
ayrılabilir.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları
tahsil edildikleri dönemde kâr- zarar hesabına intikal
ettirilir.
Mevcut yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere tahsil
edilemeyen alacaklara yönelik olarak karşılık
ayrılmasında yurtiçi veyahut da yurtdışı alacak için
herhangi bir ayırım yapılmamıştır.
Yurtdışı alacakların süresinde tahsil edilememesi
halinde başvurulacak yasa yolları ülkelere göre
değişmektedir.
Bazı ülkelerde özellikle yabancı kurum ve kuruluşların
yargı yoluna başvurmalarında farklı yöntemlerin
bulunduğu gözlenmektedir. Bir başka açıdan yasa
yollarına başvuru biçimleri ülkelerin siyasi yönetim
biçimlerine bağlı olarak farklılık göstermektedir.
Dış ticareti tamamen serbest olan veyahut da ticari
faaliyet açısından herhangi bir kısıtlama uygulanmayan
ülkelerde tahsil edilemeyen alacaklar üzerinde yasa
yollarına başvurmak suretiyle sonuç almak mümkün
bulunmaktadır. Bunun için ilgili ülkede konuya ilişkin
olarak dava açılması veyahut da söz konusu ülke hukukuna
göre alacağın cebren tahsiline başvurulmuş olunması
halinde söz konusu alacak için ülkemizde şüpheli alacak
karşılığının ayrılması mümkün bulunmaktadır. Bu bağlamda
söz konusu işlemlerin belgelendirilmesi ve ilgili ülkede
bulunan Türk konsolosluğunca tasdik edilmesi ayrılacak
karşılığın belgelendirilmesi açısından önem arz
etmektedir.
Bir başka açıdan yurt dışından olan alacakların dönem
sonunda değerlemesi nedeniyle oluşan kur farkları da
asıl alacağa bağlı olarak işlem görecektir. Bu bağlamda
da alacak şüpheli hale gelince daha sonra bu alacağa
bağlı olarak oluşan kur farkları da şüpheli hale gelecek
ve buna bağlı olarak ortaya çıkan kur farkları da
şüpheli alacağa dahil edilerek karşılık
ayrılabilecektir. (Danıştay 3. Daire E.No:1996/ 176,
K.No: 1997/ 2592)
www.muhasebenet.net
VADELİ ÇEKTE REESKONT YAPILMAZ
SORU: Vadeli çekler yapılan kanun değişikliği ile artık
vadesinde ödenmektedir. Bu durumda vadeli çekleri
özellikle geçici vergi matrahlarının hesaplanması
sırasında reeskonta tabi tutabilir miyiz?
CEVAP: 5838 sayılı yasa ile "Çekle Ödemelerin
Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki"
yasaya eklenen geçici 2. madde uyarınca "31.12.2009
tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce
çekin ödenmek üzere muhatap bankaya ibrazı geçersizdir."
Bu hüküm uyarınca 2009 yılı sonuna kadar çekler bir
anlamda vadeli hale gelmiş bulunmaktadır. Konuya ilişkin
olarak Maliye Bakanlığı tarafından 41 sayılı Vergi Usul
Yasası Sirküleri ile yapılan açıklamaya göre vadeli hale
gelen çekler için reeskont yapılmayacaktır. Bunun nedeni
de çeklerin ödeme aracı olması ve bu bağlamda da geçici
olarak belli bir süre çeklerin görüldüğünde ödenmesi
yerine üzerinde yazılı vadesinde ödenme zorunluluğunun
bulunmasıdır.
Dolayısıyla çek keşidecinin mevduatın bulunduğu bankaya,
bu mevduattan belirli bir meblağı kendisinin öngördüğü
kişilere ödenmesi için vermiş olduğu yetkiyi ortaya
koyan bir kambiyo senedidir. Bununla birlikte, çeki
diğer kambiyo senetlerinden ayıran en önemli özellik,
onun bir ödeme aracı olmasıdır. Çek, poliçe ve bono
fonksiyonuna sahip değildir. Maliye Bakanlığı'nın konuya
ilişkin yönlendirmesine göre çekin ödeme aracı
olmasından dolayı senet olarak kabul edilmesi imkân
dahilinde bulunmadığından çeklere reeskont uygulanması
mümkün değildir. Bizim kişisel görüşümüz ise bu görüşün
tam tersidir. Çünkü çekte geçici olsa dahi vadenin kabul
edilmesi ile birlikte süreli de olsa çek vadeyi
dolayısıyla reeskonta konu edilebilecek bir bedeli
içermektedir. (Konuya ilişkin ayrıntılı bilgi için,
Doğrusöz, Bumin "Vadeli Çekte Reeskont" Referans
2.Nisan.2009 ve 14.Mayıs.2009)
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
Referans/10.06.2009
www.muhasebenet.net |