İNŞAAT ŞİRKETİNİN
KENDİ İŞYERİNİ SATIŞINDA KAZANÇ İSTİSNASI
SORU: İnşaat işi yapan bir anonim şirketiz. Şirketimizin
işyeri olarak kullandığı ve dokuz yıldır aktifinde yer
alan binayı satmak istiyoruz. Bu konuda bir kamu
kuruluşu ile yapılan görüşmeler devam etmektedir. Söz
konusu işyerini satmamız halinde elde ettiğimiz kazanç
istisnadan yararlanır mı?
YANIT: Kurumlar Vergisi Yasası'nın 5/1-e maddesi
uyarınca "kurumların, en az iki tam yıl süreyle
aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri
ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri,
intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan
kazançların %75'lik kısmı istisnadan
yararlanabilmektedir. İstisnaya konu taşınmazlar, Türk
Medeni Kanununda "Taşınmaz" olarak tanımlanan ve esas
niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması
mümkün olmayan dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır.
Konuya ilişkin olarak yayımlanan (1) sayılı Kurumlar
Vergisi genel tebliğinin 5.6.2.3.4 bölümünde yer alan
açıklamalar çerçevesinde "Menkul kıymet veya taşınmaz
ticareti ve kiralamasıyla uğraşan kurumların bu amaçla
ellerinde bulundurdukları istisna kapsamındaki
değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna
kapsamı dışındadır."
İstisna uygulaması esas itibariyle bütün kurumlar için
geçerlidir. Ancak, faaliyet konusu menkul kıymet veya
taşınmaz ticareti ve kiralaması olan kurumların bu
amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları
kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için
istisnadan yararlanmaları bu bağlamda mümkün değildir.
www.muhasebenet.net
Satışa konu edilen kıymetlerin iki tam yıl kurum
aktifinde kayıtlı olması da durumu değiştirmeyecektir.
Aynı durum, satmak üzere taşınmaz inşaatı ile uğraşan
mükellefler açısından da geçerlidir. Ancak, taşınmaz
ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin
yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından
elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecek;
taşınmaz ticaretine konu edilen veya kiralama ya da
başka surette değerlendirilen taşınmazların satış
kazancı ise istisnaya konu edilmeyecektir.
Dolayısıyla Kurumlar Vergisi Yasası'nın 5/1-e maddesi
hükmü gereği olarak, kurumların en az iki tam yıl
süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak
hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu
senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının
satışından doğan kazançların % 75'lik kısmı yasa
maddesinde belirtilen koşulları taşıması halinde
kurumlar vergisinden müstesna olacaktır.
Konuya ilişkin olarak İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
tarafından verilen bir özelgeye göre de "taşınmaz
ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin
yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından
elde ettikleri kazançlara" istisna uygulanacaktır.
YARGI KARARLARINDA DAMGA VERGİSİNE TABİ KAĞITLAR
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.1999/84
K.1999/440 T.22.10.1999
1990 yılı Aralık ayına ilişkin işlemeleri incelenen
kurum adına, "1991 Bayilik Şartları" başlıklı matbu ve
imzasız yazının "teklif mektubu", "Talep Koşulları"
başlıklı yazının da "kabul mektubu" olarak nitelenmesi
suretiyle cezalı nisbi damga vergisi salınmıştır. Damga
Vergisi Kanununun 1. maddesinin 1. fıkrasında, yasaya
bağlı (1) sayılı Tabloda yazılı kağıtlardan
mukavelename, taahhütname ve temliknamelerden belli
parayı ihtiva edenlerin nisbi, etmeyenlerin ise maktu
damga vergisine tabi tutulması öngörüldüğünden, yükümlü
şirket ile bayileri arasında "Bayilik Şartları" ve
"Talep Koşulları" adı altında düzenlenen belgelerin
sözleşme kabulü ile damga vergisine tabi tutulmasının
gerekmesi ve Yasanın 10. maddesinde belli parayı ihtiva
etme yönünden yapılan düzenleme karşısında, yukarıda da
değinilen belgelerde bağlantı yapılan çimento miktarı
belli olmakla beraber fiyatı ve kıymeti belirleyen kesin
bir rakam bulunmadığından, bu sözleşmenin maktu vergiye
tabi tutulmasının gerekmesi sebepleriyle, davacı adına
yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık yoktur.
Danıştay 7.Dairesi E.1997/2771 K.1999/973 T.9.3.1999
Davacı banka tarafından yapılan repo işlemeleri
sırasında düzenlenen repo teyit formunun bankada kalan
ve "bilgisayar çıktısıdır, imza gerekmez" şerhi
düşülerek imzalanmayan suretinin, nüsha olduğu ve
vergiye tabi tutulması gerektiğinden bahisle cezalı
damga vergisi tarhiyatı yapılmışsa da; Damga Vergisi
Kanunu'nun 1.maddesinde, bu kanuna ekli I sayılı tabloda
yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu
kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya
imza yerine geçen bir işaret konulmak suretiyle
düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek
için ibraz edilebilecek belgeleri ifade ettiği hükme
bağlanmış olup, bu hükme göre düzenlenen kağıtların
damga vergisine tabi olabilmesi için, bu kağıtların
herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz
edilebilme özelliğine sahip bulunması gerekirken olayda
damga vergisine tabi tutulan belgenin imzasız bir suret
olması sebebiyle yapılan tarhiyatta yasal isabet yoktur.
Danıştay 7.Dairesi E.2001/5107 K.2004/2481 T.19.10.2004
DVK'nun mük. 30.mad.ne 3393 sy. Kanunun 5.mad.ile
eklenen 2.fıkrasının olay tarihinde yürürlükte bulunan
hükmüne dayanılarak hazırlanan 87/12067 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararının 1/a bendi ile, uluslar arası
kurumlardan, yabancı ülkelerin kredi kuruluşlarından ve
diğer her türlü dış kaynaklardan doğrudan doğruya veya
Türkiye'de faaliyet gösteren bankalar vasıtasıyla temin
edilen dış kredilerin sadece alınması sırasında ilk defa
düzenlenen kağıtlar ile bu kredilerin söz konusu
kuruluşlara geri ödemesi dolayısıyla düzenlenen kağıtlar
için damga vergisi oranı "0" sıfırdır. Olayda vergiyi
doğuran olay olan ipotek işleminin davacı tarafından
temin edilecek dış kaynaklı kredinin alınması sırasında
ilk defa tesis edildiğinin ihtilafsız olması ve 87/12067
BKK ile dış kaynaklı tüm kredilerin alınması ve geri
ödenmesi dolayısıyla düzenlenen kağıtlar için
uygulanacak damga vergisi oranının "0" olarak tespit
edilmiş olması sebebiyle, damga vergisi hesaplanmasını
gerektirmeyen ipotek tesisi dolayısıyla salınan damga
vergisine dair işlemde yasal isabet yoktur.
ÖZELGELERDE
VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ
1. Konya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 2.2.2009 tarih ve
198 sayılı özelgesi;
"Vakıflar Kanunu'nun ‘Muafiyet ve İstisnalar' başlıklı
77. maddesinde, kuruluşundan ve kurulduktan sonra
vakıflara bağışlanan taşınır ve taşınmaz malların
veraset ve intikal vergisinden istisna olduğu hükmüne
yer verilmiştir. Bu hüküm gereğince, temel olarak
gençlerin ilim, kültür, teknoloji alanlarında
yetiştirilmesine madden ve manen katkıda bulunmak gayesi
ile kurulmuş olan vakfa bağış yoluyla intikal eden
taşınır ve taşınmaz mallar veraset ve intikal
vergisinden istisnadır."
2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 17.3.2008 tarih
ve 779 sayılı özelgesi;
"Veraset ve intikal vergisinde mükellefiyetin başlaması,
vergiyi doğuran olay olan veraset veya hibeye konu olan
malın mülkiyetinin geçişine, mükellefin beyanı veya
idarenin tespiti suretiyle olayın vergi dairesinin
bilgisine girmiş olmasına bağlanmıştır. Beyannamesinin
ise mirasçılar veya kendilerine ivazsız bir şekilde mal
intikal edenler tarafından verilmesi gerekir. 1990 yılı
içinde vefat eden tarafından 1989 yılı içinde Noterlikte
düzenlenen Satış Vaadi ve İntifa Hakkından Feragat
Sözleşmesine istinaden taşınmazın satılması ve bedelinin
nakit olarak tahsil edilmiş olması halinde, murisin
varislerine veraset yolu ile intikal eden bir maldan söz
edilemeyeceğinden varislerin veraset ve intikal vergisi
yönünden mükellefiyetinin doğmasından da söz edilemez.."
3. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 27.8.2008 tarih
ve 3087 sayılı özelgesi;
"VİVK'nda verasete ve intikale konu mal, mülkiyete mevzu
olabilen menkul ve gayrimenkul şeylerle mameleke
girebilen sair bütün hakları ve alacaklar olarak
tanımlanmıştır. Bu sebeple, murisin Sosyal Güvenlik
Kurumu Başkanlığı Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğünden
alacağı olan birikmiş emekli aylığının varislerine
ödenmesi esnasında veraset ve intikal vergisi yönünden
ilişiğinin kesilmesi gerekmekte olup, söz konusu
tutarın, murisin en son kanuni ikametgâh adresinin bağlı
bulunduğu ilin ilgili vergi dairesine beyan edilmesi
gerekir."
4. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 4.8.2008 tarih
ve 2819 sayılı özelgesi;
"VİVK'nın ‘İhtilaflı Borçlar' başlıklı 13. maddesinde,
ölen kişinin sağlığında icra dairesine veya mahkemeye
intikal etmiş olan borç ve alacaklara ilişkin olarak,
veraset ve intikal vergisi beyannamesinde açıkça
gösterilmiş olması şartıyla söz konusu intikale ait
verginin tecili düzenlenmiştir. Bununla beraber murisin
ölümünden sonra terekeye dâhil mallar üzerinde ortaya
çıkacak olan ihtilaflar bu kapsama dâhil edilmesi ve
vergisinin tecil edilmesi mümkün değildir. Bu
açıklamalar gereğince, miras yoluyla intikal eden şirket
hisseleri ile ilgili olarak ilgili şirketlerin genel
kurullarında alınan karar doğrultusunda, diğer
hissedarlar ve yönetim kurulu üyeleri tarafından ön alım
hakkının kullanılması ve henüz bedellerinin varise
ödenmemesi ve bu hususunda dava konusu edilmiş olması
halinde, tahakkuk eden veraset ve intikal vergisinin,
tecil edilmesi söz konusu değildir."
5. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 18.10.2007 tarih
ve 1652 sayılı özelgesi;
Veraset vergisi beyannamesinde intikale konu arabaların
değerinin rayiç bedel üzerinden, arsanın değerinin ise
bulunduğu yer Belediyesinden temin edilebilecek asgari
emlak vergi değeri üzerinden beyan edilmesi
gerekmektedir."
6. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 27.7.2007 tarih ve
1142 sayılı özelgesi;
"Bursa'da ikamet eden ve 4.5.2007 tarihinde vefat eden
murisin İstanbul'da yaşayan varislerinin, babalarından
intikal eden ve bankalarda bulunan paraların veraset ve
intikal vergisi ilişiksizlik belgesi ibraz edilmeksizin
ödenmesinin talep edilmesi halinde, ödemede bulunacak
olan bankalarca ölüm tarihindeki tutarlar dikkate
alınarak % 5 oranında tevkifat yapılmak suretiyle işlem
yapılması mümkündür."
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
referans/10.06.2009
www.muhasebenet.net |