Cenaze vergisine hazırlanalım
Türkiye Ağustos 99 depremi ile
sarsıldığında, acıyı dindirmek için derhal halka
vergi salındı. Ama halk olarak yeni vergiye çok
çabuk alışkanlık göstererek itirazı unutuverdik. Ve
Özel İletişim Vergisi artık kalıcı hale geldi.
Merkezi yönetim bütçesinde
vergi gelirlerimiz 2008 yılında 171 milyar 206 milyon
lira olurken, Özel İletişim Vergisi ise 4 milyar 635
milyon lira olarak gerçekleşti. Türkiye vergi
gelirlerinin yüzde 2,7'si sadece deprem için konulmuş ve
geçici olacağı açıklanmış ÖİV'sinden karşılandı.
Burada birkaç nokta halk açısından önemli sonuçlar
oluşturuyor. Öncelikle yurtdışında büyük rekabet altında
hızla gerileyen iletişim faturaları Türkiye'de
gerilemede direnç gösteriyor. Türk halkının iletişim
faturaları hâla çok yüksek. Buna rağmen deprem için
yapılan doğru dürüst bir önemli çalışmayı
hatırlayamıyoruz.
Geçen yılın açıklanan bilânçolarına baktığımızda iki ana
sektörün yüksek kârları dikkatimizi çekiyor: Bankalar ve
GSM-Telekom şirketleri. Her iki alanda da vatandaşları
esarete iten gelişmeler yaşanıyor.
Örneğin kayıt altına alınacağız diye her işlem zorunlu
olarak bankalara yükleniliyor. Ortaya çıkan kesintiler,
krediler, kredi kartları vs yollarla bankaların kârları
krize rağmen 2009 yılında da artmaya devam ediyor.
Rekabet açısından ortada bir sorun görülmeyebilir, ama
halk açısından ciddi sıkıntıların oluştuğunu görüyoruz.
Hem bankalara esir edileceksiniz, hem de esir edenlerin
de bankalardan şikâyetlerini dinleyeceksiniz. Gerçekten
acı verici bir durum.
Bugün ikinci ayağa eğileceğiz. Telefon faturaları neden
çok yüksek? Gerekçelere baktığımızda karşımıza o kadar
çok konu çıkıyor ki, adeta herkes haklı ama herkes de
haksız. Olaya hangi gözden bakacağınız önemli.
GSM şirketleri arasında faturaların kabarıklığına sebep
olarak en fazla şikâyet konusu olan mesele ara bağlantı
ücretleri çıkıyor. Örneğin siz sabit hattan bir GSM
telefonunu arıyor ve faturasını ödüyorsunuz. Ama o sabit
hat sahibi şirket sizin aradığınız GSM şirketine ayrıca
siz o şebekeyi aradığınız için bir ücret ödüyor. Sorun
da bu fiyatta.
Ara bağlantıya en fazla net fatura ödeyen şirket Türk
Telekom; ama en düşük ara bağlantı ücreti alan da yine
Türk Telekom. Telefon faturalarını düşürecek önemli bir
gelişme bu ücretlerin adaletli olmasına bağlı. Ve burada
sorunu çözecek olan ise Ankara; yani Bilişim
Teknolojileri Yüksek Kurulu.
GSM piyasasında Türkcell hâkim konumda, ama sabit
hatlarda da şehir içinde Türk Telekom'un tekelliği
sürüyor. Hatta uzak mesafe görüşmelerinde dahi özel
şirketler Türk Telekom altyapısını kullanmak zorunda. Bu
alana yatırım yapan Koç, Sabancı ve Borusan dahi
piyasadan çekildiler. Bu önemli bir işaret…
Şu an itibari ile GSM hâkimiyeti oluşturmuş olan
Turkcell'in kendi etrafına duvar ördüğü belirtiliyor.
Bunun ana nedeni mevcut durumdan ziyade gelecek kaygısı.
Çünkü Türk Telekom'un sabit hat hâkimiyeti yanında bir
de GSM şirketi ile piyasayı ele geçirme ihtimali var.
Yani Türk Telekom'un gelecek hâkimiyetinden çekiniliyor.
Ama bugüne bakıldığında da Turkcell'in iç görüşmelerde
uyguladığı fiyat ile diğer hatlarla görüşmelerde
uyguladığı fiyat arasında büyük fark oluşuyor.
Kısaca özetlemek gerekirse; sektörde rekabet şirketler
arasında yaşandığı gibi devlet de bu rekabette aktif rol
oynuyor. Hatta sektörde rekabetin yapıcı, yani kalite ve
fiyat doğurmaktan ziyade, yıkıcı noktaya taşındığı
görülüyor.
Sonuçta ise olan yine vatandaşa oluyor. Deprem olmadan
faturalalar ve ödenen vergi ile Türk halkı bu yükü
taşıyor. Ben ise şu soruyu sormak istiyorum: Allah
göstermesin ama bir deprem daha olursa acaba yeni
verginin adı ne olacak?
Belki de cenaze vergisi...
İbrahim Kahveci
Yeni Şafak/10.04.2009 |