Çalışanlara Kriz
Dönemi Önerileri
Özellikle sanayi bazlı üretim kalemlerinde ihracatta baş
gösteren daralma sonucu üretim düşüklüğü yaşanıyor ve
bundan da ülkemiz istihdamı olumsuz etkileniyor ve biz
bunu işsizlikte artış olarak görüyor, yaşıyoruz. Gerçi
bunda birtakım işverenlerin de krizi kullanarak
Hazineden daha fazla nemalanma isteği kokularının da
hissedilmediğini söyleyemeyeceğim. Ama konumuz bu değil
ve konumuz gerçek veya sanal sebeplerle işsiz bırakılan
veya işsiz bırakılma tehdidi altında yaşayan
çalışanların bu açmazları nasıl hasarsız atlatacakları
konusudur.
İstihdamda kriz ortamı doğuran bu yeni sorunumuzda
çalışanların cevabını merak ettikleri birçok soru somut
sorun olarak kapılarını çalıyor.
Tekliflere kanmayın
Bize yansıyan soru ve sorunlardan içinde bulunduğumuz
dönemde çalışanların “İşverenlerince işyerinin
kapanacağını belirtilerek istifalarının talep edildiği”
veya “Giriş-çıkış yaparak işinize devam edin, aksi halde
işyerimiz kapanacak” biçiminde taleplerle”
karşılaştıklarını anlıyoruz. Hemen belirtelim ki işçinin
istifası veya yazılı rızasıyla tazminat hakkı doğurmadan
kâğıt üzerinde işten çıkmış ve sonra başka bir işyerine
tekrar girmiş şeklinde gösterilmeyi kabul etmesi sosyal
ve ekonomik açıdan kendi ayaklarına kurşun sıkması gibi
bir şey olur. Bu tür taleplerin çalışan tarafından
onaylanmamasında kendisi açısından yarar bulunuyor. Zira
böylesi bir durumda işçi ne ihbar tazminatını ne kıdem
tazminatını (Yıpranmasını) ne de işsizlik ödeneğini
alamayarak çanına ot tıkamış olacaktır.
Etik olmayan teklifler
Çalışanların kendi rızaları dışında işvereninin bir
işyerinden çıkartılıp diğer bir şirketinde işe alınması
veya ücretlerinin kanun hükümleri veya sözleşme
şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya zamanında
ödenmemesi haliyle de karşılaşılabilmektedir. Ya da
işvereninin ücretinin bir kısmını kayıt dışı olarak
verme istemiyle veyahut tam ay çalıştığı halde
primlerinin kısmi çalışıyormuş gibi ödenmesi
haksızlığıyla karşı karşıya kalabilmektedir. Böylesi bir
durumla karşılaşan çalışanın eğer dilerse işten haklı
nedenle derhal iş sözleşmesini fesh etme hakkı
bulunuyor. İşverenin çalışanı talebi olmaksızın ücretsiz
izne ayırma gibi bir hakkı da bulunmamakta bu da işçiye
fesih imkânı tanıyan bir uygulama olmaktadır.
Durum böyle ise de çalışan durum değerlendirmesi yapmalı
işini kaybetme veya alacaklarını zamanında tahsil etme
ihtimallerini terazisinde değerlendirerek kararını
vermelidir.
Asla istifa etmeyin
Çalışanın iş sözleşmesini haklı nedenle derhal
feshetmesi halinde ihbar tazminatı alma hakkının
olmadığı da göz önünde bulundurulmalıdır. İçinde
bulunduğumuz işsizlik ortamının da olumsuz etkisiyle
çalışanlar bu durumları geçici bir süre için sineye
çekse bile er ya da geç mutlaka hakkını aramalı, bu
amaçla da mümkün olduğunca gerçek durumu belgeleyici
unsur birikimi yapmalıdır. Düşük gösterilen ücretlerin
özellikle kıdem tazminatı alırken kendisini mağdur
edeceğini, emekli aylığının görece olarak daha düşük
olarak bağlanacağını unutmamalıdır.
Zamanaşımı
Hizmet tespit davaları için zamanaşımı süresinin o
işyerinden ayrıldığı tarihten itibaren beş yıl, kıdem
tazminatı hakkını arama hakkındaki zamanaşımı süresinin
ise on yıl olduğunu da beynimizin bir yerlerine not
etmeyi unutmayalım.
Şevket Tezel Sözcü/10.02.2009 |