Her inceleme
raporu için teminat istenebilir mi?
Değerli okurlar, şu sıralar giderek
artan bir uygulama yanlışlığına dikkatleri çekmek
istiyorum. Öyle bir yanlışlık ki bununla rahatlıkla bir
işletmeyi batırabilirsiniz. Lafı uzattıkça nereye
gidecek diye meraklandırmadan hemen konuya gireyim.
Şayet şirketinize bir vergi incelemesi sonrasında
tarhiyat yapılmışsa, siz de anayasal hakkınızı kullanıp
dava açmışsanız ilgili yasa gereği dava süresince vergi
dairesi bu tutarı (vergi, ceza, gecikme faizi) tahsile
çalışamaz.
Şayet hakkınızdaki iddialar sahte veya muhteviyatı
itibariyle yanıltıcı belge kullanmak, muhasebe hileleri
yapmak, defter ve belgeleri gizlemek, yok etmek vb.
hapis cezası da gerektiren (VUK 359'da tanımlanmış)
fiillerin işlendiği iddialarını da içeriyor ise bu
durumda vergi idaresi sizden yargı müddetince teminat da
isteyebilmekte. Teminat gösteremezseniz veya
gösterdiğiniz teminatın inceleme raporu ile tarh edilen
tutarı karşılamakta yetersiz olduğu düşünülüyorsa ne
bulursa (alacak, banka hesabı, makine vb.)
haczedebilmektedir. Buraya kadar bizce de bir sorun yok.
Ancak son zamanlarda uygulamada ilgili kanunun 9 maddesi
(6183 sayılı kanun) vergi dairelerince farklı
yorumlanarak, her türlü yüksek tutarlı tarhiyatta
teminat istenmeye başlandı.
Kanundaki Düzenleme
Tartışmalara esas 6183 sayılı kanunun 9. maddesi: "213
sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344'üncü maddesi uyarınca
vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile
359'uncu maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme
alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış
olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca
yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden
tahsil dairelerince teminat istenir" şeklindedir.
Bu maddeyi: "Yukarıda bahsettiğimiz (VUK 359'da
tanımlanan) tarzda fiillerle işlendiği iddia edilen bir
tarhiyat varsa teminat istenmesi gerekir" şeklinde
yorumlayarak uygulamayı genel uygulama doğrultusunda
yönlendirmenin yasa maddesinin lafzı ve ruhuna daha
uygun bir yaklaşım olacağı düşüncesindeyiz.
Sizi teknik ayrıntılara boğmadan, sadece ilgililerinin
anlayacağı tarzda şunu söylemek mümkün: Aksi takdirde
ilgili maddede geçen VUK 359'a yapılan atfın bir anlamı
kalmıyor, çünkü VUK 344 zaten onu da içeriyor.
Yasal hak kullanılamaz hale gelir
Şayet "teminat" konusu şu an anlaşıldığı şekliyle
anlaşılır ve uygulanırsa, göreceli olarak, yüksek
tutarlı tarhiyatlarda, henüz konu yargıdayken sanki
tarhiyat tamamen doğruymuş gibi etkileneceksiniz
demektir.
Nihayette yargı sizi haklı bulsa bile, iş yapamaz hale
gelebilir, haklı haklı bu arada batabilirsiniz.
Yasa koyucu hiçbir ifadeyi kanun maddesine gereksiz
koymaz
Değerli okurlar, şayet yukarıda bahsettiğimiz
düzenlemeyi başka türlü anlamlandırırsak, bunun anlamı
kanunda bulunan 359. madde ile ilgili ifadelerin fuzuli
olduğudur. Oysa bir kanun maddesi yorumlanırken bazı
ifadelere "fuzuli" muamelesi yapılamaz.
Yasa tüm unsurları ile birlikte ele alınır ve
yorumlanır. Böyle yapınca da 9. maddenin tek anlamı
vardır. 359. madde kapsamına giren (hileli işlemlerle
vergi kaçırma) fiiller varsa, yani vergi ziyaı üç kat
uygulanacaksa teminat istenebilir.
Teminatı kim ister?
Yasadaki ifadelere göre 9. madde kapsamındaki teminatı
vergi incelemesini yapan vergi inceleme elemanı ister.
Teminat ne zaman istenir?
Yine yasadaki ifadelere göre teminat vergi incelemesi
tamamlanmadan, henüz tarhiyat yapılmadan, bir ön rapor
veya hesaplamaya dayanılarak istenir. Teminatın inceleme
elemanınca ve henüz tarhiyat yapılmadan isteneceğine
ilişkin Danıştay kararları mevcuttur.
Şayet yasa maddesi bu şekilde anlaşılıyor ise
Şayet yasa vergi ziyaı varsa teminat her zaman istenir
şeklinde anlaşılabilecekse, o zaman da bizce "Anayasa"ya
aykırılık söz konusudur. En doğal hak olan adalet arama,
yargılanmaksızın ceza verilememesi ilkeleri zedeleniyor
demektir.
Sonuç
Mali İdare'den talebimiz, bu, hakkaniyete ve bize göre
mevcut düzenlemeye aykırı olan, adeta anayasal bir
hakkın kullanımını engelleyen bir sonuç yaratan, genel
uygulamaya uymayan yaklaşımın düzeltilmesinin
sağlanmasıdır.
Zeki GÜNDÜZ
Dünya/09.10.2009 |