Kriz her alanda olduğu gibi devletin
vergi gelirleri üzerinde de etkisini
gösterdi. Krizin vergi gelirlerine
iki yönlü etkisi oldu. Bunlardan
ilki, mükelleflerin tahakkuk etmiş
vergi borçlarını ödeyememesi.
İkincisi ise kriz sebebiyle
işletmelerin iş hacimlerinin düşmesi
nedeniyle kazançların azalması
sonucu beyan olunacak matrahın
azalması.
Kamu harcamalarının azaltılması
noktasında bazı kısıtlar söz konusu.
Devletin personel giderleri, borç ve
faiz ödemeleri gibi bazı
harcamalarda kısıntı yapması mümkün
değil. Buna ekonominin
canlandırılması amacıyla kamu
harcamaları yoluyla ekonomiye
müdahale edilmesi gereği de
eklendiğinde, sorunun çözümünün
ağırlıklı olarak vergide olduğu
ortaya çıkıyor.
MALİYE'NİN ÇÖZÜMÜ İHBARI
ÖZENDİRMEK
Vergi gelirlerinin
artırılmasını sağlamak üzere Maliye
çeşitli seçenekleri değerlendirmeye
aldı. Basına yansıyan bilgilerden,
Maliye'nin vergi kaçağını haber
vereceklere ödenecek ihbar
ikramiyesinin artırılması seçeneği
üzerinde çalışma yaptığı
anlaşılıyor.
Vergi kaçağının ihbarını sağlamak
üzere yasal düzenleme yapılarak
ihbar ikramiyesi artırılacak ve bu
sayede ihbarlar artacak. Kriz
sebebiyle işini kaybedenler de bu
geçici 'gelir kapısı'na hücum
edecek. Sanıyoruz, Maliye'nin
beklentisi bu yönde.
SİSTEM NASIL ÇALIŞIYOR?
Vergi kaçaklarını ihbar
edenlere ikramiye ödenmesi, 1931
yılında çıkarılan 'Menkul ve
Gayrimenkul Emval ile Bunların
İntifa Haklarının ve Daimi
Vergilerin Mektumlarını Haber
Verenlere Verilecek İkramiye
Hakkında Kanun'a göre yapılıyor.
Kanun'a göre, ikramiyeden
yararlanabilmek için muhbirin
kimliğini gizlememesi gerekiyor.
Muhbirin kimliği sadece ihbarın
asılsız çıkması halinde
açıklanabiliyor. İhbarın; 'A kişisi
vergi kaçırıyor' türü soyut
ifadelere dayanmaması da başka bir
şart. İhbarcı, somut olarak nasıl
vergi kaçırıldığını belirtmek
durumunda. Ayrıca, ihbar edilecek
kişinin ihbar konusu dışında vergi
kaçırdığının tespit edilmesi halinde
ikramiye ödenmesi söz konusu değil.
İkramiye, Kanun'un 6. Maddesi'nde
yer alan tarifeye göre ödeniyor.
Tarifede yer alan değerler güncel
olmadığı için uygulamada yüzde 10
oranında ödeme yapılıyor. Konu ile
ilgili kapsamlı bilgi ve açıklamaya,
Ercan Alptürk tarafından yazılan
'Tüm Yönleriyle İhbar ve İhbar
İkramiyesi' (Yaklaşım Yayınları)
isimli kitaptan ulaşmak mümkün.
İKRAMİYE ARTACAK
Vergi gelirlerini artırmak
üzere düşünülen çözüm yolu, ödenecek
ikramiyenin yüzde 15'e
yükseltilmesi. İkramiye peşinde
koşanlar bakımından ikramiye
miktarında gerçekleşecek artışın ne
ölçüde teşvik edici olduğunu
bilemiyoruz. Bildiğimiz, bu tür
mekanizmaların toplumsal yapımıza
uygun olmadığı.
Son zamanlarda bazı bozulmalar olsa
da toplumumuzda ihbar ve ihbarcılar
hoş karşılanmaz. Böyle bir yapıda
ihbar ikramiyesine 'can simidi'
muamelesi yapılmasını sadece komik
buluyoruz.
GELİR YOKSA ÇARE VAR
Devletin gelirleri
artırılmak isteniyorsa bunun başka
çareleri var. 3 Ağustos Pazartesi
günü AKŞAM'ın manşetinde konu
ayrıntılı olarak ele alındı.
Devletin vergi ve sigorta primi
alacağı 130 milyar TL. Bu alacağa
uygulanan faizlerin yüksekliği ve
kriz nedeniyle bunların tahsili son
derece güçleşmiş durumda.
Bu borçların anaparasına dokunmadan
makul bir faiz oranıyla
taksitlendirilmesi halinde devlete
ciddi bir kaynak girişinin olacağı
kesin. Ödeme kolaylığı sağlanarak bu
alacakların tahsil edilmesi hem
devletin faizle borçlanmasını
engelleyecek (en azından azaltacak)
hem de IMF'ye el açmasını önleyecek.
Böyle bir kaynak göz önünde dururken
ihbar ve ihbarcılardan medet
umulması biraz tuhaf kaçıyor...
AKLINIZDA BULUNSUN
Emekli aylığı hesabınız
hareketsiz kalmasın!
SOSYAL Güvenlik Kurumu (SGK)
ile bankalar arasında yapılan
protokol gereği, SGK'dan gelir veya
aylık alan sigortalı veya hak
sahiplerinin gelir ve aylık
aldıkları vadesiz mevduat
hesaplarının 6 (altı) ay süre ile
hareket görmemiş olması halinde, bu
hesaplardaki SGK'nın gönderdiği tüm
tutarlar her ay banka tarafından
SGK'ya iade ediliyor. Hesap
üzerindeki gişe ve ATM'den yapılan
işlemler hareket olarak
değerlendirilmekte olup; otomatik
ödeme, düzenli ödeme vb diğer
bankacılık işlemleri için verilen
talimatlar hareket olarak
değerlendirilmiyor. Mağdur olmamanız
için banka hesabınıza aktarılan
gelir veya aylığı 6 (altı) aylık
süre dolmadan tahsil etmeniz
gerekiyor.