Muhasebe  

Maliye

Vergi

İletişim

Vergi Takvimi

  MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :   09 Nisan  2009

   Ana sayfa

   2009 Çalışmaları

   2009 Pratik Bilgiler

   Staj - Stajyer Rehberi

   Kanun-Mevzuat Rehberi

   Sosyal Güvenlik Rehberi

   Muhasebe Bilgi Rehberi

  Tekdüzen Hesap Planı

 

 

 


 

Borçlunun tek evi haczedilebilir mi?

 

Borç alacak ilişkilerinde esas olan, borçlunun vadesinde ödeme yapmasıdır. Ancak çeşitli nedenlerle bu her zaman mümkün olamıyor. Bu durumda borcun tahsili için icra yoluna gidiliyor. Özellikle içinde bulunduğumuz kriz ortamında borcunu zamanında ödemeyenlerin hacizle karşı karşıya kalmaları, beklenen bir durum.

Borçlunun malvarlığına haciz uygulanması bir ceza değil; bir tahsil yöntemidir. Dolayısıyla, borcun ödenmesini sağlamak amacıyla borçlunun mal varlığına tamamen el konulması söz konusu değildir. Başka bir deyişle, borçluya ait bazı malların haczedilmesi mümkün değildir. Bunlardan birisi de 'borçlunun haline münasip tek evi'dir.

Borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyeceği; hem İcra ve İflas Kanunu'nda (m. 82/12), hem de Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da (m. 70/11) yer almaktadır. Yani, haline münasip evin haczedilemeyeceği kuralı hem özel borçlar hem de kamu borçları için söz konusudur.

HALİNE MÜNASİP EV KAVRAMI
Buradaki 'ev' kavramı, konut olarak kullanılmaya elverişli olan yerleri ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Haczedilemezlik kuralı açısından konutun; bağımsız konut, kat mülkiyeti, elbirliği veya birlikte mülkiyete konu olmasının önemi yoktur. Buna karşılık, boş arsa konut sayılmaz ve dolayısıyla arsanın haczedilmesi mümkündür. Ancak, arsa üzerine bina inşa edilmekte ise, borçlu bu yapının kendisine konut olarak verilmesini talep edebilir.
Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı, borçlunun haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Burada 'aile' terimi, geniş anlamda kullanılmış olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar.
Borçlunun haline münasip birden fazla evi bulunması halinde haczedilemezlik sadece tek ev için söz konusudur.

HACZEDİLEMEZLİK ŞİKAYETİ
Uygulamada, borçlunun evinin haline münasip tek evi olup olmadığı dikkate alınmaksızın haciz uygulanmaktadır. Bu durumda, borçlunun haczi uygulayan birime haczedilemezlik şikayetinde bulunması gerekmektedir. Eğer borçlu hakkında birden fazla icra takibi varsa her bir takip için ayrı ayrı haczedilemezlik şikayetinde bulunulması yerinde olacaktır.

BANKA KREDİSİYLE ALINAN EVLER
Borçlunun haline münasip tek evi de olsa, evin borcu için haciz uygulanması halinde haczedilemezlik şikayeti geçersiz oluyor. Yani, banka kredisiyle alınan haline münasip evin borçlarının bankaya ödenmemesi halinde bankanın haciz uygulaması mümkün. Bu durumda meskeniyet veya haczedilemezlik şikayetinde bulunulmuş olsa bile hacze devam ediliyor.

SÜREÇ NASIL İŞLİYOR?
Borçlunun tek evinin haline münasip olmaması ve haczedilemezlik şikayetinde bulunması halinde, öncelikle borçlunun haline münasip ev tespit edilmektedir. Örneğin üç kişilik bir aile için 5 odalı 300 metrekare alana sahip bir ev haline münasip sayılmaz. Bu durumda öncelikle borçlunun haline münasip evin nitelikleri tespit edilecektir. Verdiğimiz örneğe göre, 3 odalı ve 80-100 metrekare alana sahip bir ev olduğunu varsayabiliriz.
Daha sonra böyle bir evin temin edilmesi için gerekli olan bedel tespit edilir (Örneğin 140.000 TL). Borçlunun haline münasip olmayan evinin değeri de belirlenir. Bu evin değeri haline münasip evin değerinden fazlaysa borçlunun evi satışa çıkartılır.
Ev satıldıktan sonra satış bedelinden (örneğin 250.000 TL) haline münasip ev için belirlenen miktar (140.000 TL) borçluya bırakılır. Kalan para (110.000 TL) alacaklıya ödenir.

AKLINIZDA BULUNSUN
Haciz anlaşması
Borçlunun hacizden önceki bir tarihte, haczi mümkün olmayan bir mal veya hakkın haczedilebileceğine ilişkin yapmış olduğu anlaşma geçerli değildir. Bu tür anlaşmaların geçerli olması için haciz tarihiyle aynı tarihte veya hacizden sonraki bir tarihte olması gerekmektedir.

Basın çalışanları 1 Ekim'e kadar itibari hizmet alır
Gerçekten güzel bir sayfa hazırlıyorsunuz, öncelikle sizleri tebrik ederim. Ben 05.12.1967 doğumlu olup, 06.06.1983 tarihinde sigortalı olarak çalışmaya başladım. Toplam prim gün sayım da 4810. SSK'nın elektronik sisteminde yaptığım sorgulamada 47 yaşında emekli olabileceğim söyleniyor. Yaklaşık 14 yıldır da basın sektöründe 212 sayılı Kanuna tabi fikir işçisi olarak çalışmaktayım. Bu veriler ışığında ne zaman emekli olabilirim? Hakan Tekin
İtibari hizmet süresi, 1 Ekim 2008'den itibaren basın çalışanlarından kaldırıldı. Bu tarihe kadar basın sektöründeki çalışmanız 4335 gün. Bu da size her 360 gün için 90 itibari hizmet süresi kazandırıyor. İtibari hizmet süresi sadece sigortalılık süresine ekleniyor, prim gün sayısı kazandırmıyor. Sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları ayrıca, beş yıldan çok olmamak üzere emeklilik için gereken yaş hadlerinden indiriliyor.
Basın sektöründeki 4335 gün çalışmanız, size 3 yıl sigortalılık süresi ve yaş koşulundan 3 yaş indirim sağlıyor, dolayısıyla emeklilik için gereken 47 yaş koşulu 44 yaşa iniyor. 25 yıllık sigortalılık süreniz dolmuş, prim gününüzü 5150 güne tamamlamak koşuluyla 44 yaşınızı dolduracağınız 05.12.2011 tarihinde emekli olmaya hak kazanıyorsunuz.

 

Metin Taş-Sezgin Özcan

Akşam/09.04.2009

 

  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght © 2005 -2009  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - Türkiye'nin muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.