Limited şirketlerde idare hakkı
SORU: Üç arkadaş yaklaşık on
yıldır bir limited şirket ortağıyız. Şirket sermayesinin
yüzde 40'ına sahip bulunan ortak, şirket mukavelesi
gereği şirketi idare etmekle görevlidir. Biz diğer iki
ortak ise sermayenin yüzde 60'ını, yüzde 30'ar paylaşmış
bulunuyoruz.
Son yıllarda şirketi idare eden ortağımız bize şirket
hakkında herhangi bir bilgi vermediği gibi şirket
görevlilerine de talimat vererek şirket hakkında malumat
edinmemizi engellemektedir. Biz iki ortak şirket
sermayesinin çoğunluğuna sahip olduğumuza göre, bu
ortağı şirketi idare etmekten men edemez miyiz?
YANIT: Türk Ticaret Kanunu'nun 540. maddesi gereği
olarak "Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep
birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve
şirketi temsile mezun ve mecburdurlar." Ancak buna
karşılık yine yasal düzenleme gereği "şirket mukavelesi
veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsili
ortaklardan birine veya birkaçına bırakılabilir.
Aynı yasanın 543. maddesine göre "Ortaklara ait idare ve
temsil salahiyetlerinin kaldırılması hakkında, kolektif
şirkete dair 161 ve 162. maddeler hükümleri
uygulanmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu'nun 161. maddesinde hükme bağlandığı
üzere ortaklardan birisine şirketi idare görevi mukavele
ile verilmiş bulunuyorsa, bu takdirde kendisine şirketi
idare görevi verilen ortağın idare hak ve vazifesi diğer
ortaklar tarafından kısıtlanamaz. Ancak haklı nedenlerin
bulunması koşuluyla, ortaklardan birinin istemi üzerine
mahkeme kararı ile şirketi idare eden ortağın bu hak ve
selahiyeti kısıtlanabilir. Bu bağlamda söz konusu
kısıtlama kararının verilebilmesi için şirketi idare
edenin basiretsizliğinin bulunması, ağır ihmal veya
idarede iktidarsızlık göstermesi gibi hallerin
gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Limited şirket statüsünde müdürlerin genel kurulca
azledilebileceği hakkında hüküm bulunsa bile Türk
Ticaret Kanunu'nun 543. maddesi yollamasıyla limited
şirketler için cari olan aynı kanunun 161. maddesinin
emredici hükmü karşısında şirket genel kurulunun statüsü
ile tayin edilmiş olan şirket müdürünü azil yetkisi
yoktur. Bu bağlamda şirket ortaklarının kendi aralarında
alacağı azil kararı geçersizdir.
Diğer yandan şirket müdürünün görevi, yeni müdürün
seçildiğine dair ortaklar kurulu kararının ticaret
sicilinde ilan edilmesine kadar üçüncü şahıslar
bakımından devam eder.
Limited şirketlerde müdürlerin yetkisi Türk Ticaret
Kanunu'nun 542. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 321.
maddesinde belirlenmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda
müdürler ancak şirket maksat ve konusuna giren görevleri
şirket adına yerine getirmek zorundadırlar.
Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere
Limited Şirketlerde mukavele ile idare işlerinin bir
ortağa verilmesi halinde söz konusu ortağın diğer
ortaklar tarafından azli söz konusu olmayıp, ancak muhik
(geçerli) nedenlerin olması halinde ortaklardan birinin
istemi üzerine söz konusu ortağın idare hak ve ehliyeti
sınırlanabilir veyahut da kaldırılabilir. (V. Seviğ)
ÖZEL BEYANNAMEYE TABİ KAZANÇ VE İRATLAR
SORU: Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 26. maddesine göre dar
mükellef kurumlar telif, imtiyaz, ihtira, işletme,
ticaret ünvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların
satışı, devir ve temliki karşılığında alınan bedeller
hariç olmak üzere Gelir Vergisi Kanunu'nda yazılı diğer
kazanç ve iratları için adlarına hareket edenlerin
aracılığı ile özel beyanname vermek zorundadırlar. Buna
göre özel beyanname ile bildirilmesi gereken diğer
kazanç ve iratlar nelerdir?
YANIT: Dar mükellefiyete tabi olan yabancı kurumların
aşağıda yazılı bulunan kazançlarının varlığı halinde bu
kazançların özel beyanname ile bildirilmesi
gerekmektedir.
* Menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası
araçlarının elden çıkarılması halinde elde edilen
kazançlar,
* Ortaklık paylarının veya hisselerinin elden
çıkartılmasından sağlanan kazançlar,
* Faaliyeti durdurulan bir işletmenin kısmen veya
tamamen elden çıkartılmasından sağlanan kazançlar
* Arızi olarak ticari muamelelerin yapılmasından veya bu
nitelikteki işe aracılık etmek suretiyle sağlanan
kazançlar,
* Ticari veya zirai bir işletmenin faaliyeti ile serbest
meslek faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi,
henüz başlanmamış olan böyle bir faaliyete hiç
girişilmemesi, ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak
edilmesi karşılığında elde edilen hasılat,
* Gayrimenkullerin tahliyesi veya kiracılık hakkının
devri karşılığında alınan değerler,
* Arızi olarak gerçekleştirilen serbest meslek faaliyeti
sonucunda elde edilen bedeller,
* Daha önce beyana tabi bir iş dolayısıyla işin
terkinden sonra yapılan tahsilatlar,
Yukarıda belirtilen kazançların özel beyanname ile beyan
edilmesi gerekmektedir. Konuya ilişkin ayrıntılı bilgi
için bakınız:
- Vural, İrfan "Kurumlar Vergisi Kanunu Yorum ve
Açıklamaları" Gelirler Kontrolörleri Derneği yayını (sf:
949- 954)
- Ürel Gürol "Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu Uygulaması"
Maliye ve Hukuk Yayınları (sf: 903-908) (V. Seviğ)
SERBEST BÖLGE FAALİYET RUHSATININ DEVRİ
SORU: Serbest Bölgelerdeki faaliyet ruhsatının devri
halinde bu devir karşılığında elde edilen kazanç
kurumlar vergisinden istisna mıdır?
YANIT: Serbest bölgelerde faaliyet gösteren şirketlerin,
Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca 5520 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 18. ve 19. maddesinin 1. ve
2. fıkrasında yer alan hükümler çerçevesinde birleşme ve
devir hallerinde infisah eden kurum adına düzenlenmiş
bulunan faaliyet ruhsatının, Dış Ticaret Müsteşarlığı
tarafından devralan kurum adına yenilenmesi ve yenileme
işlemi sonrası da devralan şirketin bölgede faaliyet
gösteriyor olması durumunda, devralan şirket 3218 Sayılı
Kanunun geçici ikinci üçüncü maddesi hükmünden
yararlanabilmektedir.
Ancak sadece ruhsatın devri veya satın alınması şeklinde
gerçekleşen işlemler, 3218 sayılı Kanun'un geçici 3.
maddesi ile öngörülen istisnalar kapsamında işlem
görmemektedir. (V. Seviğ)
YARGI KARARLARINDA VERGİ HUKUKUNDA İSPAT
Danıştay 4. Dairesi E.2002/3540 K.2004/316 T.23.2.2004
Özel inşaat yaparak satan davacının ilgili yıl
işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen raporda,
yükümlünün satışını yaptığı lüks daireler için
düzenlediği faturaları piyasa fiyatlarına göre düşük
bedelle düzenlemek suretiyle bir kısım kazancını beyan
dışı bıraktığından gerekçesiyle tespit edilen matrah
farkı üzerinden tarhiyat yapılmış ise de; davacının
incelemeye konu edilen daireleri arsa karşılığı bina
sözleşmesine göre yaparak dairelerin bir kısmını arsa
sahiplerine arsa bedeline karşılık olarak bırakmış
olması, inceleme elemanının yapılan imalatların gerçek
durumu hakkında bir inceleme yapmaksızın, bayındırlık
birim fiyatlarını ve yüzde 20 müteahhitlik kârını esas
alarak varsayıma dayalı hesaplama yapmış olması ve
tespit edilen matrah farkının buna dayandırılmış olması,
arsa karşılığı olarak bırakılan dairelerin maliyet
unsuru olarak dikkate alınmamış olması, bu haliyle
incelemenin eksik ve inceleme yapılan konu hakkında
somut gerekçeleri ortaya koymaktan uzak olması ve satış
faturaları düşük bedelle düzenlendiği ileri sürülen
daireleri alan kişiler nezdinde karşıt inceleme
yapılarak faturalarda yazılı tutarlardan daha fazla bir
ödemede bulunulduğu yolunda bir tespite de yer
verilmemiş olması sebepleriyle, davacı adına yapılan
tarhiyatta yasal isabet yoktur.
Danıştay 4. Dairesi E.2003/1057 K.2004/633 T.31.3.2004
2001 yılı işlemleri yolcu taşımacılığı işiyle sınırlı
olarak incelenen davacı adına inceleme raporuna
dayanılarak bir kısım hasılatını beyan dışı
bıraktığından söz edilerek re'sen fon payı hesaplanıp,
vergi ziyaı ve özel usulsüzlük cezası kesilmiştir.
Akaryakıt alım-satımı ve yolcu taşımacılığı işi yapan
davacının defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu
düzenlenen raporda, yükümlünün ihtilaflı dönemde elde
ettiği nakliye gelirine karşılık daha fazla giderinin
bulunması eleştirilerek tespit edilen matrah farkı
üzerinden tarhiyat yapıldığı olayda, davacının anılan
dönemde yolcu taşımacılığı faaliyetinden elde ettiği
hasılatını gizlediği ya da giderlerini olduğundan çok
gösterdiği yolunda somut delil ve tespitlerin mevcut
olmaması ve salt inceleme elemanının varsayımlarından
hareketle hasılatının kayıt ve beyan dışı bırakılmış
olabileceği sonucuna varılmış olması sebepleriyle, eksik
incelemeye dayalı olarak saptanan matrah farkı üzerinden
yapılan tarhiyatta yasal isabet yoktur.
Danıştay 4. Dairesi E.2003/1537 K.2004/873 T.21.4.2004
Davacı kurum hakkında ilgili yıl işlemlerinin
incelenmesi sonucu kayıt dışı satış hasılatı bulunduğu
iddiasıyla cezalı tarhiyat yapılmışsa da; Moda, tasarım,
grafik, reklam, iç mimari ve bilgisayar dallarında kurs
hizmeti veren davacı kurumun banka hesaplarına yatırılan
paraların işle ilgili olduğu ve bu paralar için belge
düzenlenmediği iddiasıyla tarhiyat yapıldığının
anlaşıldığı olayda, bankalara yatırılan paraların kimler
tarafından yatırıldığının tespit edilmemiş olması,
kişilerin ifadelerine başvurulmamış olması ve ne amaçla
para yatırıldığının saptanmamış olması sebepleriyle
somut bir tespit yapılmadan eksik incelemeye dayalı
olarak yapılan tarhiyatta yasal isabet yoktur.
ÖZELGELERDE
KURUM KAZANCI
1. Konya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 5.2.2008 tarih ve
260 sayılı özelgesi;
"Sosyal sigorta mevzuatı uyarınca emsaline, yapılan işin
nitelik, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütülmesi
için gerekli olan sigortalı sayısının, çalışma süresinin
veya prime esas kazanç tutarının altında bildirimde
bulunulması nedeniyle sigorta kurumu tarafından resen
tahakkuk ettirilen sigorta primlerinin, fiilen Sosyal
Güvenlik Kurumu'na ödendiği tarihte gider olarak dikkate
alınması mümkündür. Ancak sigorta primleri nedeniyle söz
konusu kuruma ödenen para cezaları ile gecikme zamları
ve faizlerin, kurum kazancının tespitinde gider olarak
dikkate alınması mümkün değildir."
2. Konya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 4.2.2009 tarih ve
234 sayılı özelgesi;
"Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu'nun geçici 2.
maddesi hükmü gereğince, teknoloji geliştirme bölgesinde
gerçekleştirilen Ar-Ge'ye dayalı üretim faaliyetlerinden
dolayı elde ettiğiniz kazançlar 31.12.2013 tarihine
kadar kurumlar vergisinden istisnadır. Ancak, teknoloji
geliştirme bölgelerinde gerçekleştirilen Ar-Ge
faaliyetlerinden bir kazanç doğması ve bu kazançla
ilgili olarak söz konusu Geçici 2. maddede düzenlenen
istisnadan yararlanılması halinde, istisna uygulanacak
kazancın elde edilmesine yönelik olarak yapılan
harcamaların yine KVK'nın "Diğer İndirimler" başlıklı
10. maddesinin (a) bendinde düzenlenen Ar-Ge indirimi
kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Diğer bir
ifadeyle, kazancına istisna uygulanacak Ar-Ge
faaliyetleri için yapılan harcamalar dolayısıyla Ar-Ge
indiriminden yararlanmanız söz konusu değildir."
3. Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı'nın Ocak 2009
tarihli özelgesi;
"KVK'nın ‘Kanunen Kabul Edilmeyen İndirimler' başlıklı
11. maddesinin g bendinde, sözleşmelerde cezai şart
olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere, kurumun
kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve
çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi
tazminatların giderlerinin, kurum kazancının tespitinde
indirim konusu yapılamayacağı düzenlenmiştir. Bu hüküm
gereğince, Sosyal Güvenlik Kurumu ile imzalanan Sağlık
Hizmetleri Satın Alma Sözleşmesinin bir hükmüne aykırı
işlem yapıldığının tespiti üzerine şirket hakkında
tatbik edilen 30.000,00 TL cezai işlemin, işle ilgili
olması şartıyla, mukaveleye veya ilama veya kanun emrine
istinaden düzenlenmiş olması halinde, kurum kazancının
tespitinde indirim konusu yapılması mümkündür."
4. Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı'nın Ocak 2009
tarihli özelgesi;
"KVK'nın 10/1-c maddesi gereğince kamu yararına çalışan
derneklere yapılan yardım ve bağışlar, maddede sıralanan
diğer yardım ve bağışlarla birlikte toplamının söz
konusu yıla ait kurum kazancının yüzde 5'ine kadar olan
kısmı kurum kazancından indirim konusu yapılabilir. Bu
indirim hakkından yararlanılabilmesi için, yardım veya
bağışın karşılıksız olarak yapılması, makbuz
karşılığında yapılması, beyannamede ayrıca gösterilmesi
gerekir. Ayrıca, indirim hakkı sadece ilgili dönem için
geçerli olup, indirilemeyen kısmın diğer yıllara
devretmesi söz konusu değildir.
Bu arada, indirime konu edilecek tutarın tespitinde esas
alınacak kurum kazancı, zarar mahsubu dâhil giderler ile
iştirak kazançları istisnası düşüldükten sonra, indirim
ve istisnalar düşülmeden önceki [Ticari bilânço kârı
(iştirak kazanç istisnası+geçmiş yıl Zaraları)]
tutardır."
5. Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 2.6.2008 tarih
ve 1772 sayılı özelgesi
"Şirket aktifine kayıtlı arsa üzerinde kurulan benzin
istasyonu ile ilgili olarak (...) AŞ adına intifa hakkı
tesis ettirilmesi işleminin kiralama olarak
değerlendirilmesi, düzenlenmiş olan faturalar ile tahsil
edilen hâsılatın ise mukayyet değeri üzerinden
pasifleştirilmek suretiyle muhasebeleştirilmesi ve
gelecek hesap dönenmelerine ait olarak peşin olarak
tahsil edilen kiranın ilgili oldukları yılların hâsılatı
olarak KVK genel hükümlerine göre vergilendirilmesi
gerekir."
YÖNETİCİ ORTAĞIN YETKİSİ NASIL SINIRLANDIRILIR
* Limited şirketlerde şirket mukavelesi veya umumi heyet
kararı ile şirketin idare ve temsili ortaklardan birine
veya birkaçına bırakılabilir.
* Ortaklardan birine şirketi idare görevi verilmişse,
kendisine şirketi idare görevi verilen ortağın idare hak
ve vazifesi diğer ortaklar tarafından kısıtlanamaz.
* Ancak haklı nedenlerin bulunması koşuluyla,
ortaklardan birinin istemi üzerine mahkeme kararı ile
şirketi idare eden ortağın bu hak ve selahiyeti
kısıtlanabilir.
* Kısıtlama kararı için şirketi idare edenin
basiretsizliğinin bulunması, ağır ihmal veya idarede
iktidarsızlık göstermesi gibi hallerin gerçekleşmiş
olması gerekir.
* Limited şirket statüsünde müdürlerin şirket
ortaklarının kendi aralarında alacağı azil kararı
geçersiz bulunuyor.
* Şirket müdürünün görevi, yeni müdürün seçildiğine dair
ortaklar kurulu kararının ticaret sicilinde ilan
edilmesine kadar üçüncü şahıslar bakımından devam eder.
* Ancak geçerli nedenlerin olması halinde ortaklardan
birinin istemi üzerine söz konusu ortağın idare hak ve
ehliyeti sınırlanabilir veya kaldırılabilir.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir neslin lüksü, gelecek neslin ihtiyacıdır.
DELA WAAR
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
Referans/08.04.2009 |