Muhasebe  

Maliye

Vergi

Sigorta

İletişim

  MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :   07 Ocak 2009

   Ana sayfa

   2009 Yılı Çalışmaları

   2009 Pratik Bilgiler

   Staj - Stajyer Rehberi

   Kanun-Mevzuat Rehberi

   Sosyal Güvenlik Rehberi

   Muhasebe Bilgi Rehberi

  Tekdüzen Hesap Planı

 

 

 


 

Arkadaşa borç vermek tefecilik mi
 


SORU: İstanbul'da bulunduğum mahallede ticari faaliyette bulunan üç arkadaşıma bankalara olan borçları nedeniyle ellerinde bulunan senetleri teminat olarak alarak kendilerine borç para verdim. Ancak yapılan bir ihbar nedeniyle şimdi hakkımda tefecilik soruşturması yapılıyor. Söylendiği kadarıyla hakkımda hapis cezası istemi ile dava açılacakmış.

YANIT: Türk Ceza Yasası'nın 241. maddesi gereği olarak "Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır."
Yasal düzenleme gereği faiz veya başka bir namla da olsa, kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesi tefecilik suçunu oluşturmaktadır. Tefecilik suçu, günlük yaşamımızda "senet kırdırma" denen usulle de işlenebilmektedir. Örneğin henüz vadesi gelmemiş bir bononun vadesinden önce başkasına verilerek karşılığında bono üzerinde yazılı meblağdan daha az bir paranın alınması durumunda tefecilik suçu oluşur. Çünkü bu durumda bononun el değiştirmesi, kişiler arasında doğmuş olan bir alacak borç ilişkisine dayanmamaktadır. Böyle bir durumda bononun kendisi ödeme aracı olmasına karşın, bir mal gibi alım-satım konusu yapılmaktadır.
İzlenen suç politikası gereğince, kazanç elde etmek amacıyla başkasına bir menfaat karşılığı ödünç veren kişi cezalandırılmaktadır. Buna karşılık, ödünç para alan kişi cezalandırılmamaktadır. (V. Seviğ)


YARGI KARARLARINDA

BSMV'de KONU

Danıştay 7.Dairesi E.1999/2774 K.2000/2774 T.19.4.2000
Davacının 1996 yılında verdiği borç para karşılığında faiz geliri elde ettiği halde beyanda bulunmadığından bahisle cezalı BSMV tarhiyatı yapılmışsa da; Davacının S'ye 850.000.000 lira borç para verdiği, karşılığında 40.000 mark tutarında senet aldığı, borçlunun vadesi geldiğinde borcunu ödeyememesi üzerine bu borca karşılık olarak H'nin davacıya 6 adet 500 er milyonluk senet verdiği, bu senetlerden bir kısmının ödenmemesi üzerine de bu şahıs ile akrabalık ilişkisi olan E'nin davacıya bir kısım ödemede bulunduğunun anlaşıldığı olayda, davacı ile borçlu S arasında oluşmuş bir borç alacak ilişkisinin bulunması, diğer şahısların olaya kefil sıfatıyla dahil olduğunun anlaşılmış olması, birden fazla şahsa borç vermenin söz konusu olmaması ve 6802 sayılı Yasa'nın 28. maddesi kapsamında ikrazatçılık faaliyeti bulunduğunun kabulü için aranan şartların oluşmamış olması sebepleriyle, yapılan tarhiyatta yasal isabet yoktur.

Danıştay 7.Dairesi E.1999/2471 K.2000/3901 T.13.12.2000
Sermaye piyasası araçlarının alım satımına aracılık eden X Menkul Değerler A.Ş.'nin acentesi olarak faaliyet gösteren davacı şirket adına cezalı BSMV tarhiyatı yapılmıştır. Olayda davacı, her ne kadar menkul kıymetlerin geri alma ve satma taahhüdü ile alımı hususunda faaliyette bulunulmadığı, saklama hizmeti verilmediği ve aracı kurumların faaliyet konuları kapsamına giren diğer konularda işlem yapılmadığı için aracı kurum niteliğinde bulunmadıklarını, öte yandan sermaye piyasası araçlarının alım satımına aracılık etmekten doğan BSMV'nin de aracı kurum olan X Menkul Değerler A.Ş.'ce ödenmesi sebebiyle, kendilerine ödenen komisyonlar üzerinden BSMV alınmasının, vergide mükerrerliğe yol açacağı iddialarını ileri sürmüşse de; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 28. maddesinde, banka ve sigorta şirketlerinin her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine, her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların BSMV'ye tabi olduğu, aynı maddenin 2. fıkrasının parantez içi hükmünde de, kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alım satımı ve alım satıma tavassutun da verginin kapsamına gireceği belirtilmiş olup, aracı kurum acentesi olarak faaliyet gösteren davacı şirketin bu faaliyetinden elde ettiği komisyon dolayısıyla yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık yoktur.

Danıştay 7.Dairesi E.1998/450 K.1999/1794 T.27.4.1999
Davacı adına, ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğundan bahisle cezalı BSMV tarhiyatı yapılmışsa da; ikrazatçılık dolayısıyla bir kimse adına vergi salınabilmesi için, bu kimsenin bir yılda birden fazla kişiye veya bir kişiye birden fazla yılda borç para verdiğinin ve bu borca karşılık faiz geliri elde ettiğinin somut delillere dayanılarak saptanmasının gerekmesi, uyuşmazlık konusu dönemde davacının faiz karşılığında borç para verdiğine ilişkin herhangi bir tespitin yapılmamış olması, borç verilen para karşılığında düzenlenen bonoların alacaklısının davacı olmayıp 18 yaşını doldurmuş kızı olması, öte yandan aynı olay ve aynı dönemden dolayı davacının kızı F adına vergi yükümlülüğü tesisine ait işlemin iptali istemiyle açılan dava dosyasının incelenmesinden, davacının geçimini çocuklarının yardımı ile sağladığı ve borç paranın kızı F'nin bankadaki hesabından çekilerek borçluya verildiğinin anlaşılmış olması sebepleriyle, borç para verilmesiyle ilgili olmayan davacı adına yapılan tarhiyatta yasal isabet yoktur.


ÖZELGELERDE

GAYRİMENKUL SERMAYE İRADI

1. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 29.8.2008 tarih ve 7279 sayılı özelgesi;
"Mülkiyeti şirket ortağına ait işyeri için ilgili şirket tarafından herhangi bir kira ödemesinde bulunulmaması dahi, şirket ortağının Gelir Vergisi Kanununun 73 ve 86/1. Maddeleri gereğince, emsal kira bedelini nazara alması ve söz konusu emsal kira bedeli tutarının 960 YTL'yi (2008 yılı için geçerli tutardır.) aşması halinde, emsale göre belirlenen gayrimenkul sermaye iradını beyanname ile beyan etmesi gerekir. Ayrıca, şirket ortağının söz konusu işyeri için şirketten herhangi bir kira bedeli almamış olması nedeniyle yani şirketin gider kaydı olmadığından, 268 seri no'lu Genel Tebliğ kapsamında bir tevsik zorunluluğu yoktur. Ayrıca emsal kira bedeli üzerinden tevkifat yapılması da söz konusu değildir."
2. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 18.11.2008 tarih ve 9587 sayılı özelgesi;
"İşyeri ve konut kiralama işlemlerinde tahsilât ve ödeme usullerine ilişkin düzenlemeler içeren 268 seri no'lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar gereğince, işyeri kiralamalarında hem işyerini kiraya veren gayrimenkul sahiplerinin hem de kiracıların, kiralamaya ilişkin tahsilat ve ödemelerini banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunludur. Tebliğin tevsik zorunluluğu kapsamında olmayan tahsilat ve ödemelere ilişkin açıklamalarının yer aldığı 3. bölümünde gayrimenkul sahibinin hukuki statüsüne göre (kamu kurum ve kuruluşları, Belediyeler vs.) herhangi bir ayrıma gidilmediğinden, belediyeler tarafından kiraya verilen işyerlerine ilişkin olarak yapılan tahsilat ve ödemelerin de 01.11.2008 tarihinden itibaren banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir."
3. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 18.6.2008 tarih ve 13560 sayılı özelgesi;
"GVK'nın 72. Maddesi düzenlemesi gereğince, gelecek yıllara ait olup peşin tahsil edilen kiralar, ilgili bulundukları yılların hâsılatı sayılır. Yine GVK'nın Vergi Tevkifatının Mahsubu' başlıklı 121. Maddesinde ise, yıllık beyannamede gösterilen gelire dâhil kazanç ve iratlardan bu kanuna göre kesilmiş bulunan vergilerin beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edileceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler uyarınca, ticari kazancı dolayısıyla beyanname vermek ve bu beyannamede gayrimenkul sermaye iradını beyan etmek mecburiyetinde olan kişinin 2005 yılı Kasım ayında tahsil ettiği 2005 yılı Kasım-Aralık ile 2006 yılı Ocak-Şubat kira bedellerinin ilgili yılların geliri olarak vergilendirilmesi gerektiğinden, bu yıllara ait kira bedeline isabet eden vergi tevkifatının yine ilgili yıllarda beyan edilen matrah üzerinden hesaplanacak vergiden mahsubu gerekir. Kiracı açısından ise, tevkifatın yapılması için kira bedelinin nakden veya hesaben ödenmesi yeterlidir. Ödeme 2005 yılının Kasım ayında (2005/Kasım-Aralık ve 2006/ Ocak-Şubat) yapıldığından tamamı üzerinden 2005 yılında tevkifat yapılması ve beyanı gerekmektedir. Ayrıca 2005 ve 2006 yıllarında elde edilen kira ödemeleri üzerinden tevkif edilerek ödenen vergilere ilişkin alacağın 10.000 YTL'ye kadar olan kısmının nakden iadesinde 252 seri no'lu GVK Genel Tebliği açıklamaları gereğince söz konusu yıllara ilişkin kira kontratlarının onaylı suretlerinin de ibrazı gerekir."
4. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 13.11.2008 tarih ve 23980 sayılı özelgesi;
"Gayrimenkul sermaye iradında safi iradın tespiti için indirilebilecek giderlerin belirtildiği Gelir Vergisi Kanununun 73/10. maddesi uyarınca, sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konuta ait kira bedelini safi iradın tespitinde gider olarak indirilebilecekleri düzenlenmiştir. Bu hüküm gereğince, bu gider kaydı imkânından yararlanabilmek için başka bir konutta kira bedeli karşılığında ikamet ediliyor olunması gerekmektedir. Bu sebeple, mükellefin halen kalmakta olduğu (…) A.Ş. bakımevinin konut olmaması, buraya yapılan ödemenin de kira mahiyetini taşımaması ve ödemelere ilişkin faturaların da bakım hizmet bedeli için düzenlenmiş olması ve sağlık harcaması niteliğinde de olmaması sebebiyle, kiraya vermiş olduğu gayrimenkulden elde edilen iradın beyanında bakımevi için yapılan ödemelerin gider olarak indirim konusu yapılması mümkün değildir."
 

Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz

07.01.2009

 

  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght © 2005 -2009  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - Türkiye'nin muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.