Kurumlarda zarar mahsubu
İçerisinde bulunduğumuz
ekonomik sıkıntı ortamının etkisi ile pek çok işletmenin
faaliyet dönemini zararla kapatması sonucunda, bize
gelen soruların bir bölümü de bu zararların Kurumlar
Vergisi beyannamesine ve ileriki yılların
beyannamelerine nasıl yansıyacağı konusunda
yoğunlaşınca, biz de zorunlu olarak "zarar mahsubu"
konusunu tekrar irdelemek zorunda kaldık.
Zarar mahsubu konusunun Gelir Vergisi açısından
irdelemesini Veysi Seviğ Hoca 27.3.2009 günlü Referans
gazetesindeki köşesinde zaten yaptığından, biz bu
yazımızda konuya sadece Kurumlar Vergisi açısından
yaklaşacağız.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 9. maddesine göre Kurumlar
Vergisi beyannamesinde, her yıla ilişkin tutarlar ayrı
ayrı gösterilmek ve 5 yıldan fazla nakledilmemek
şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan
zararlar, kurum kazancından indirilebilecektir.
Mükelleflerce bir hesap dönemi içerisinde oluşan
zararın, müteakip 5 hesap döneminde oluşacak kârlarla
mahsup edilememesi halinde mahsup imkânı ortadan
kalkmaktadır. Zarar mahsubu bu süre içinde
gerçekleştirilemediği takdirde, oluşan zarar işletme
zararı olarak değerlendirilmemekte ve sermayede meydana
gelen zarar olarak dikkate alınmaktadır.
Geçmişte birden fazla yılın zararlı olması halinde,
zarar mahsubuna en eski yıldan başlanır. Aksi halde 5
yıllık sürenin kullanımı mümkün olmayabilir.
Buradaki beş yıllık sürenin hesabında, zararın oluştuğu
yıl nazara alınmayacak, izleyen beş yıl hesaplamaya
dahil edilecektir.
Zarar mahsubu, bir seçimlik hak değildir. Yani
mükellefler, kâr dağıtım politikaları veya başka
sebeplerle belli bir dönemde geçmiş zararlarını mahsup
etmedikleri takdirde, bu haklarından vazgeçmiş kabul
edilirler ve izleyen dönemde artık bu haklarını
kullanamazlar. Benzeri olarak, zarar mahsubunda yıl
atlanmaması, en eski yılın zararından başlanarak
sırasıyla düşülmesi gerekmektedir. Yıl atlanması halinde
de atlanılan yıla ait zararın mahsup hakkından
vazgeçildiği sonucu ortaya çıkacaktır. Ancak bu hususun
aksine görüşler de mevcuttur.
Geçmiş yıl zararları yıllık beyannamede düşülebileceği
gibi, aynı zamanda geçici vergi beyannamelerinde de
mahsup konusu yapılabilir.
Geçmiş yıl zararları, kanunun 10/1 c maddesinde
belirtilen bağış ve yardımların indirilebilecek üst
sınırının tespiti açısından da önem taşımaktadır. Zira
üst sınırın hesabına esas kurum kazancı, giderlerin ve
geçmiş yıl zararlarının düşülmesinden sonraki (iştirak
kazançları hariç indirim ve istisnalar düşülmeden
önceki) tutardır.
Geçmiş yıl zararının tespiti açısından önem taşıyan bir
konu da yıllara yaygın inşaat ve onarım işleridir. Bu
gibi işlerde kâr veya zarar Gelir Vergisi Kanunu'nun
42-44. maddeleri hükümlerine göre işin bittiği yıl
itibariyle saptanmakta ve işin bittiği yıl
vergilendirilmektedir. Dolayısıyla işin zararla
sonuçlandığı hallerde, işin süresinin beş yıldan uzun
olup olmadığına bakılmaksızın, zararın tamamı işin
bittiği yıl kazancından indirilmek durumundadır.
Kazancın yetersizliği nedeniyle bu zararın
indirilememesi halinde ise izleyen beş yıl içerisinde
indirim konusu yapılması mümkündür. Bu süre içerisinde
de indirim konusu yapılamayan zararlar, artık
indirilemez.
Benzer bir yorum ve sonuç, tasfiye için de söz
konusudur. Tasfiye döneminin beş yıldan uzun sürüp
sürmediği önem taşımaksızın, tasfiye dönemi içerisindeki
dönemlerde oluşan zararın tamamının tasfiye bitimi
dolayısıyla verilecek beyannamede indirim konusu
yapılması gerekir.
Uygulamada bazen şirketlerin bilançolarında geçmiş yıl
zararları, onların sermayelerini yitirmelerine, Türk
Ticaret Kanunu'nun 324. maddesi uyarınca bazı tedbirler
almalarına yol açmaktadır. Şirketlerce alınan tedbirler
genellikle, şirket zararının ortaklarca "zarar karşılığı
hesabı" yaratılarak kapatılması veya sermayenin
yitirilen sermaye kadar azaltılması şeklinde olmaktadır.
Şirketin yetkili organlarının kararı ile açılan ve
ortaklarca şirkete zararı kapatmak üzere nakden konulan
tutarı ifade eden bu hesabın veya sermayenin azaltılması
sonucu, bilançolarda geçmiş yıl zararları
kapatılmaktadır. Ancak bu işlemler şirketin ticari
bilanço ve yaşamı ile ilgili bir husus olup, şirketin
vergi kanunları karşısındaki durumunu etkilemez. Bu gibi
hallerde de geçmiş yıl zararları, yıllık beyannamelerde
gösterilmeye devam olunarak indirilebilir. Aynı durum ve
sonuç, geçmiş yıl zararlarının, ticari bilançoda yer
alan yedek akçelerle kapatılması halinde de söz
konusudur.
Bumin Doğrusöz
Referans/06.04.2009 |