Geçtiğimiz
hafta, orman vasfını yitirmiş
arazilerin satışı konusunda bir yasa
çıkarıldı. Kamuoyunda 2/B yasası
olarak adlandırılan yasa, çeşitli
açılardan eleştiriye açık. Ama
konumuz bu değil...
Bu yasada tapu harçlarına ilişkin
düzenlemeler de yer alıyor.
Bunlardan birisi; 'miras kalan
gayrimenkullerin aynen veya ifrazen
taksiminde'(*) alınacak harç
miktarının binde 9'dan binde 18'e
çıkarılması. Yani bu durumda
alınacak harç yüzde 100 oranında
artırıldı. Bu değişikliğin
'harçlarda rekor artış' başlığı
altında eleştirilmesi de mümkün.
Ancak, biz bu yolu tercih etmiyoruz.
Çünkü düzenlemenin olumlu yanları da
var.
ESKİDEN NE
OLUYORDU?
Değişiklikten önce, gayrimenkullerin
ve hakların mirasçılara intikalinde
binde 9, aynen veya ifrazen
taksiminde de ayrıca binde 9
oranında tapu harcı uygulanıyordu.
Sonuçta ödenmesi gereken harç,
toplam olarak yine aynı orana denk
geliyordu.
Miras kalan gayrimenkullerin taksim
edilmeksizin tescilinin talep
edilmesi halinde, talep eden
mirasçı, diğer hissedarların harcını
da ödemek zorunda kalıyordu. Bu
nedenle de özellikle kırsal kesimde,
miras kalan gayrimenkullerle ilgili
olarak çoğunlukla hiçbir işlem
yapılmıyor; gayrimenkuller yıllar
boyu ölmüş kişiler üzerinde
görünüyordu. Dolayısıyla tapu
kayıtları da gerçek sahiplerini
yansıtmıyordu.
BUNUN OLUMLU YANI NE?
'Harç artışının olumlu yanı mı olur'
demeyin. Bu düzenlemenin olumlu bir
tarafı var. O da şu: Daha önce
mirasçılara intikalde alınan tapu
harcı kaldırıldı. Miras kalan
gayrimenkullerin paylaşılmasında
alınan harç ise ikiye katlandı. İki
kat artış sadece paylaşım (taksim)
halinde var. Eğer miras kalan
gayrimenkul paylaşılmaksızın
mirasçılar adına tescil ettirilirse
hiç harç ödenmeyecek.
Tarım işletmelerinde parçalanmanın
verimliliği ciddi olarak düşürdüğü
bilinen bir gerçek. Arazi
parçalanmasının nedenlerinden biri
de miras ve intikal yoluyla
parçalanma...
Bu düzenleme özellikle tarım
arazilerinin parçalanmasının önüne
geçebilir. Eğer miras kalan tarla
paylaşılır ve parçalanırsa binde 18
harç var. Miras kalan tarla
mirasçılara bölünmeyip ortaklaşa
mülkiyete konu olursa hiç harç yok.
Yani ortaklaşa mülkiyetin tercih
edilmesi halinde tarlanın 'rahmetli'
üzerinde görünmesi gerekmiyor.
Ayrıca, yasanın yürürlük tarihinden
önce miras kalmış fakat tapu işlemi
yapılmamış gayrimenkuller için de
aynı olanak söz konusu. Yani, daha
önceki bir dönemde miras kalan tarla
bölünmeyecekse, mirasçılar adına
tescil edilmesi artık harca tabi
olmayacak.
YASAL BOŞLUK DA VAR
Olumlu yanlarının vurguladığımız bu
düzenlemede bir de boşluk var.
Bölünmeyi cezalandıran binde 18'lik
harç 'terekeye dahil taşınmazlar'
için uygulanıyor. Terekeye dahil
olan taşınmaz ortaklaşa mülkiyet
olarak tescil edilirse hiç harç yok.
Bu tescilden hemen sonra
gayrimenkullerin bölüşülmesi
nedeniyle yapılan tescil işlemine
ise binde 18 oranın uygulama olanağı
yok. Nedeni, mirasçılar adına
ortaklaşa tescili yapılan
taşınmazların 'terekeye dahil
taşınmaz' statüsünü kaybetmiş
olmaları. Tereke tasfiye edilip
tescili yapıldıktan sonra
taşınmazların 'terekeye dahil
taşınmaz' olarak nitelendirilmesi
mümkün değil. Bu durumda uygulanacak
oran binde 9. Bu boşluk, yapılan bu
doğru düzenlemenin amacına
ulaşmasını engelleyebilir.
Bunu önlemek için yasaya 'terekeye
dahil' ibaresinden sonra gelmek
üzere; 've veraset yoluyla intikal
eden' ya da 'veya veraset yoluyla
intikal ederek taksim edilmeksizin
tescil edilmiş' ibaresinin eklenmesi
gerekiyor.
(*)Aynen taksim: Taşınmaz mal
sayısının paydaş sayısına ve pay
oranına bölünmeye elverişli olması
halinde yapılan paylaştırma.
İfrazen taksim: Taşınmaz sayısının
paydaş sayısına denk gelmemesi veya
paydaşlar arasında anlaşma
sağlanamaması durumunda taşınmazın
mal parçalara ayrılarak (ifraz
edilerek) paylaştırılması.
NEDEN
Neden, devlet büyüklerinin dış
gezisinde kalabalık bir
'beraberindeki heyet' oluyor?
'Çok gezen çok bilir' felsefesinin
bir gereği mi, yoksa 'bedava sirke
baldan tatlı' mı?
HAYRET
Yazık, asgari ücretli kadar bile
kazanamamışlar...
2007 yılında gelir vergisine tabi
olarak toptan ve perakende ayakkabı
ticareti yapanların yıllık ortalama
kazancı 5.587 liraymış. Bu kazanç
aylık 465 lira ve günlük olarak 15,5
liraya karşılık geliyor. Bu rakam
söz konusu yıl için geçerli olan
asgari ücretin altında...
SPOR SALONU YAPMA ZORUNLULUĞU KALKTI
Yirmibir yıldan fazla süredir
yürürlükte olan 'Memur ve İşçi
Sayısı Beş Yüzden Fazla Olan Kamu ve
Özel Sektör Kuruluşları İle
Fabrikaların Yapmakla Mükellef
Oldukları Spor Tesisleri Hakkında
Yönetmelik' yürürlükten kaldırıldı.
Yönetmeliğin yürürlükte olduğu
dönemde; en az 500 kişi çalıştıran
kamu ve özel sektöre ait
işyerlerinde; işçi sayısına bağlı
olarak en az seyircisiz spor salonu
yaptırma zorunluluğu bulunmaktaydı.
Spor tesisi yaptırma zorunluluğu
çalışan sayısı arttıkça; 500 seyirci
kapasiteli spor salonu ile birlikte
1500 seyirci kapasiteli futbol
sahası ve açık basketbol ve voleybol
sahasına kadar ulaşabiliyordu.
Ayrıca, işletmelerin yapmak zorunda
oldukları tesislere göre değişen; en
az bir dalda antrenör istihdam etmek
zorunluluğu da bulunmaktaydı.
Fazla işçi çalıştıran işletmeleri
adeta cezalandıran, çalıştırılacak
işçi sayısını sınırlandıran
düzenlemenin özellikle içinde
bulunduğumuz kriz döneminde
yürürlükten kaldırılmasını olumlu
buluyoruz.
53
YAŞINDA EMEKLİ OLURSUNUZ
15.10.1971 doğumluyum. 1989 yılında
sosyal sigortalı oldum. Bu kurumda
yaklaşık 1000 gün ödemem oldu. Ekim
1996'da Emekli Sandığı mensubu
oldum. Halen aynı kurumdayım. Diğer
kurumdaki günlerimi Emekli
Sandığı'na aktardım. 18 aylık
askerlik borçlanmamı da yaptım. Ne
zaman emekli olabilirim? Selim
Yıldırım
Ara vermeden devam etmeniz halinde
25 tam yıllık hizmet süreniz 2017
yılında doluyor. 53 yaşınızı
dolduracağınız 15.10.2024 tarihinde
Emekli Sandığı'ndan (devredilen)
emekli olabilirsiniz.
İSTEĞE BAĞLI PRİM ÖDEMENİZ 41 AYI
GEÇMESİN
1961 doğumluyum. 1982 yılında SSK'lı
olarak işe başladım. 1988 yılında
işten ayrıldım. 2008 Ocak ayında
isteğe bağlı olarak prim ödemeye
başladım. Ne zaman emekli
olabilirim?
N.G.
Prim gününüzü 5000 güne
tamamladığınızda SSK'dan
(devredilen) emekliliğe hak
kazanırsınız. Ancak 1 Ekim 2008'den
itibaren isteğe bağlı sigortalı
olarak prim ödenen süreler 4/b
(Bağ-Kur) kapsamında
değerlendiriliyor. Bu nedenle, 1
Ekim 2008'den sonraki isteğe bağlı
prim ödeyeceğiniz süre 41 ayı
geçmemeli. Yoksa yanarsınız. Daha
fazla prim ödeyerek Bağ-Kur'dan
emekli olmak zorunda kalırsınız.
EMEKLİ YAŞINI BEKLEYEN KADIN SAĞLIK
HİZMETİNİ NEREDEN ALACAK?
Emeklilik için 20 yılı dolmuş, yaş
için bekleyen SSK'lı kadın sağlık
hizmetlerinden nasıl yararlanabilir?
Hangi müdürlüğe başvurup, hangi
formaliteleri yerine getirmeli? S.E.
Sigortalı sayılmayan veya isteğe
bağlı sigortalı olmayan, kendi
sigortalılığı nedeniyle gelir veya
aylık bağlanmamış olan eş, genel
sağlık sigortalısının bakmakla
yükümlü olduğu kişi sayılıyor.
Emeklilik için yaşının dolmasını
bekleyen SSK'lı kadın, genel sağlık
sigortalısı olan eşinin bakmakla
yükümlü olduğu kişi sayılır ve
sağlık hizmetini eşinin üzerinden
alır. Genel sağlık sigortalısı eş
tarafından sosyal güvenlik il veya
sosyal güvenlik merkez
müdürlüklerine bildirimde bulunarak,
bakmakla yükümlü olunan eşin
akredite edilmesi gerekiyor. Belge
olarak, sigortalının işyerinden
alacağı vizite kağıdı, evlilik
cüzdanı ve bakmakla yükümlü olunan
eşin nüfus cüzdanı isteniyor.