ALINAN MALIN ÇALINTI
OLMASI
SORU: İşletmemiz bazı kişilerden atık malzeme
almaktadır. Bu kişilerden alışlarımızı gider pusulası
ile yapmaktayız. Ancak bizim sektörde son zamanlarda
çalıntı mal satışı çok olmaya başladı. Böyle bir durumda
alışlarımızın çalıntı olmaması için nasıl bir önlem
almalıyız.
YANIT: Bu konuda daha çok işletmenizce tanınan ve
bilinen kişiler tarafından yapılan satışların
şirketinizce kabul edilmesi, tanınmayan kişilerden
alışlarda da dikkatli davranılması gerekmektedir.
Diğer yandan sorunuzdan da anlaşıldığı üzere
alışlarınızı gider pusulası ile yaptığınızdan, söz
konusu belge tarafınızdan düzenlenirken satıcının
kimliğini doğru tespit etmeniz, bu aşamada mutlak
suretle kendilerine ait nüfus cüzdanlarını talep ederek,
söz konusu cüzdanların fotokopisini düzenleyeceğiniz
gider pusulasına eklemeniz, ayrıca söz konusu kişilerin
açık adreslerini yine gider pusulası üzerine yazdıktan
sonra bu kişilerin ıslak imzasını almanız halinde
ileride bu konuda çıkacak bir olayda söz konusu malları
kimden aldığınızı kanıtlamanız daha kolay olacaktır
SİPARİŞ AVANSINDAN DOĞAN ALACAĞA KARŞILIK
AYRILMASI
SORU: Geçen yıl bir AŞ'ye vermiş olduğumuz sipariş
avansı karşılığı alacağımız, söz konusu şirketin yapılan
sözleşme hükümlerine uygun teslimatı gerçekleştirememesi
nedeniyle dava konusu oldu. Bu durumda vermiş olduğumuz
sipariş avansı için karşılık ayırabilir miyiz?
YANIT: Vergi Usul Yasası'nın 323'üncü maddesi uyarınca
"Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame
ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
* Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
* Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla
istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan
dava ve icra takibine değmeyecek düşük derecede düşük
alacaklar, Şüpheli alacak" sayılmaktadır.
Yasal düzenleme gereği olarak yukarıda yazılı şüpheli
alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre
pasifte karşılık ayrılabilmektedir.
Var olan bir alacağın ödenmemesi veya taraflar arasında
uyuşmazlık konusu olması durumunda, bu alacağa karşılık
ayrılabilmesi için ticari veya zirai kazançla ilgili bir
faaliyetten kaynaklanması ve bu kazançların elde
edilmesi ve/veya idame ettirilmesi ile ilgili olması
gerekmektedir. Bu bağlamda işletmenin esas faaliyeti
dışında, kayıtlara hasılat olarak girmeyen veya ticareti
yapılacak veya üretilecek mal veya hizmetin maliyeti ile
ilgisi olmayan alacakların, tahsilinde güçlük doğsa bile
bu tür alacakların şüpheli alacak olarak
değerlendirilmesi ve karşılık ayrılması söz konusu
olamaz.
Uygulamada "herhangi bir malın tesliminden veya
ifasından önce satış bedeline mahsuben yapılan ödemeler
olarak tanımlayabileceğimiz avanslar için şüpheli alacak
karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır." (Beyanname
Düzenleme Kılavuzu, HUD Yayınları, Sf: 1125)
Ancak karşılık ayrılacak alacağın şüpheli sayılabilmesi
için mutlaka kayıtlara daha önce hasılat kaydedilmesi
gerekeceği konusunda yasa maddesinde açık bir hüküm
yoktur. Fakat sözü edilen maddede değişiklik yapan 2365
sayılı kanunun madde gerekçesinde karşılık ayrılmak
suretiyle zarara intikal ettirilecek alacağın ticari
veya zirai faaliyetin idame ettirilmesi ile ilgili
olması, diğer bir ifade ile alacağın daha önce hasılat
hesaplarına intikal ettirilmiş olması gerektiği
belirtilmiştir. Bu nedenle daha önce "mal temini için
verilen avanslara şüpheli alacak karşılığı ayrılmaz"
şeklindeki görüşler karşısında, vergi idaresi, iktisadi
ve ticari hayatın günümüzde geldiği nokta ve
işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmek için gerekli
organizasyon ve finansman kaynaklarını dikkate alarak
aksi yönde görüş oluşmuştur. (Özyer, M. Ali "Vergi Usul
Kanunu Uygulaması" 4. Baskı HUD Yayınları 2008, Sf: 774)
Sipariş avanslarının, sipariş konusu değerlerin yapılan
sözleşmeye uygun şekilde siparişi verene teslim
edilmemesi halinde ortaya çıkan uyuşmazlık nedeniyle
şüpheli alacak olarak değerlendirilmesinin mümkün olup
olmayacağı konusunda var olan farklı görüşler nedeniyle
durumunuzu bağlı bulunduğunuz vergi dairesine yazı ile
bildirerek görüş istemeniz ve alacağınız yanıta göre
hareket etmeniz daha doğru olacaktır
Sitenin kapıcısına Damga Vergisi
yok yöneticisine var
Birden fazla konutun yer aldığı sitelerde görevli
olan kapıcı, bahçıvan ve hizmetlilerin ücretlerinden
Damga Vergisi kesintisi yapılmaz. Ancak site yönetim ve
denetim kurulunda görevli olanlara yapılan huzur hakkı
ödemeleri binde 6 oranında Damga Vergisi'ne tabi olur.
SORU: Birden fazla konutun yer aldığı ve site olarak
adlandırılan oturma mahallerinde sitenin ortak ihtiyacı
için site yönetimince istihdam edilen temizlik
görevlileri, tamir ve bakım görevlileri, elektrik
teknisyeni ile yeşil alanın tanzimi ve bakımından
sorumlu tutulan bahçıvanlara yapılan ücret ödemeleri ile
site yönetim ve denetim kurulunda görevli olanlara
ödenen huzur hakları için düzenlenen belgeler Damga
Vergisi'ne tabi midir?
YANIT: Damga Vergisi Yasası'nın birinci maddesinde hükme
bağlandığı üzere bu yasaya ekli (1) sayılı tabloda
yazılı kâğıtlar Damga Vergisi'ne tabidir. Damga Vergisi
uygulaması açısından kâğıt terimi, yazılıp imzalanmak
veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle
düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat için ibraz
edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza
kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik
veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade etmektedir.
Diğer yandan Damga Vergisi Yasası'na ekli (1) sayılı
tabloda Damga Vergisi'ne tabi kâğıtlar dört ana başlık
altında toplanmış olup, "IV Makbuzlar ve diğer kâğıtlar"
başlığı altında "Makbuzlar" arasında sayılan (1/b)
fıkrasında "Maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat,
ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli,
harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun
hizmet karşılığı alınan paralar için verilen makbuzlar
ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına
açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya
emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya
tediyeyi temin eden kâğıtların da binde altı oranında
Damga Vergisi'ne tabi tutulması" öngörülmüştür. Bu tür
ödemeler avans olarak yapılsa dahi yapılan ödeme miktarı
üzerinden binde altı oranında Damga Vergisi hesaplanması
gerekmektedir.
Buna karşılık aynı yasaya ekli (2) sayılı tablo "Damga
Vergisi'nden istisna edilen kâğıtlar" başlığını
taşımakta olup, bu tabloda "IV-Ticari ve medeni işlerle
ilgili kâğıtlar" başlığı altındaki bölümün 34 numaralı
fıkrasında "Ticari, zirai veya mesleki faaliyetlere
ilişkin olmamak şartıyla gerçek kişiler arasında
düzenlenen akitlerle ilgili kâğıtlar ile Gelir Vergisi
Yasası'nın 23'üncü maddesinde belirtilen ücretlere
ilişkin kâğıtların resmi dairelere veya notere ibraz
edilmemeleri koşuluyla vergiye tabi tutulmamaları
öngörülmüştür.
Ancak söz konusu kâğıtların resmi dairelere veya
noterlere ibraz edilmeleri halinde, ibraz tarihi
itibariyle bu kâğıtlar vergiye tabi tutulur ve vergisi
söz konusu kâğıtları ibraz edenlerce ödenir.
Dolayısıyla, bir ticareti mahalli olmayan ve konut
olarak kullanılan site yönetiminde, istihdam edilen
kapıcı, bahçıvan ve hizmetlilerin ücretlerinden Damga
Vergisi kesintisi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Buna karşılık site yönetim ve denetim kurulunda görevli
olanlara yapılan huzur hakkı ödemeleri ve sitede diğer
unvanlarla çalıştırılan işçilere yapılan ücret ödemeleri
ile sitede diğer unvanlarla çalıştırılan işçilere
yapılan ücret ödemeleri Damga Vergisi Yasası'na ekli (1)
sayılı tablonun (IV1-b) fıkrasına göre binde altı
nispetinde Damga Vergisi'ne tabi tutulacaktır.
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
04.11.2009 |