Mükellef-vergi
dairesi ilişkisi örneği
Titiz bir işadamı idi. Özellikle vergi konusunda son
derece hassastı. Vergi beyannamelerini sürenin
bitiminden birkaç gün önce vergilemeye, vergisini de
vade gününden önce ödemeye özen gösterirdi. Bu tutumunu
övünçle arkadaşlarına anlatır, onların aynı şekilde
davranmalarını öğütlerdi.
Ancak geçen yıl ağustos ayında bir mide ağrısı ile
gittiği hastanede geçirdiği bir dizi testten sonra
yakalanmış olduğu hastalıktan kurtulma ihtimalinin az
olduğunu öğrendiğinde paniğe kapılmadan faaliyetine
devam etmiş, eşini ve avukat olan kızını sık sık
işyerine davet ederek yıllarca tek başına başarı ile
sürdürdüğü ticari yaşamıyla ilgili onları
bilgilendirmeye çalışmıştı.
Aradan yaklaşık iki ay geçti. Hastalığı gittikçe onu
çalışamaz hale getiriyordu. Ekim ayının başında yaşama
veda ettiğinde, iş hayatındaki tüm meslektaşları,
işyerinin bulunduğu yerdeki tüm esnaf ve iş sahipleri
hep onun iyiliklerinden ve kişiliğinden uzun süre
bahsettiler.
2009 yılının başından itibaren artık eşi onun yerine iş
başına geçmiş, kısa bir süre önce kaybetmiş bulunduğu
eşinin kendisine gösterdiği şekilde işi yönetmeye
başlamıştı. Artık işyerinin başında çalışanların ağabeyi
yoktu; ancak ablaları vardı. Ablaları onlara yön
veriyor, onlar da kısa bir süre önce kaybettikleri
ağabeylerine gösterdikleri saygı ve sevgiyi ablalarına
gösteriyorlardı.
Ağustos ayının sonuna doğru vergi dairesinden gelen bir
zarf işi yavaş yavaş yoluna koyan ve eşinin ölümü
nedeniyle zor günler geçiren, ev kadınlığından iş
kadınlığına yönelen iş sahibini derin bir düşünceye sevk
etti.
Vergi dairesi işyerinin 2005, 2006, 2007 ve 2008 yılı
defter ve belgelerinin on beş gün içerisinde ibrazını
istiyordu.
İşyerinin emektar muhasebecisi bundan üç yıl önce
tatilde kalp krizi nedeniyle vefat etmiş, o vakit eşi
çok üzülmüş, vefat eden muhasebecinin bana bir şey
olursa sizin hesaplarınızı bu çocuk tutsun diye adeta
sağken vesayet yoluyla belirlediği kişiye defterlerini
emanet etmişti.
İşyerinin muhasebesini devir alan yeni muhasebeci
defterlerin bir bölümünü belgelerle birlikte hemen
hazırlamış, yaklaşık bir kamyonet olan belge ve
defterleri büyük bir titizlikle gözden geçirdikten sonra
ilgili vergi dairesine götürmek üzere hazırlıklarını
yaparken kendilerine verilen sürenin dolmak üzere
olduğunu fark ederek vergi dairesine yazı ile başvurmuş
ek süre isteminde bulunmuştu.
Vergi dairesi bu istemi kabul ederek tüm defter ve
belgelerin ibrazı için mükellefe on beş günlük ek süre
verdiğini arife gününden bir gün önce bildirdi. Araya
giren bayramdan hemen sonra muhasebeci tüm eksikleri
tamamlamak üzere çalışmalarını sürdürdü. Ancak 4 yıllık
defter ve belgelerin aylar itibariyle bir defa daha
kontrolü zaman alıyordu. Bu arada iki aylık belgelerin
yerinde olmadığını anlayan muhasebeci klasörleri daha
ciddi şekilde bir defa daha gözden geçirdi. Bu arada
bazı belgelerin yıpranmış olduğunu fark ederek bunları
düzeltip vergi dairesine ibraz edilecek olan belgeleri
bir defa daha baştan aşağı gözden geçirme ihtiyacını
duydu.
Gerçekte hem işin sahibi hem de geçmiş dönemin
muhasebecisi bugün hayatta değildi. Bu kadar kapsamlı ve
yaklaşık 300-350 dosyalık muhasebe evrakının vergi
dairesine ibrazı için gözden geçirilmesi gerektiğini
düşünen muhasebeci, vergi dairesine bir defa daha yazılı
olarak başvurarak, kendilerine biraz daha süre
verilmesini istemeyi uygun gördü.
Yazılı olarak durumu bir defa daha vergi dairesine
bildirmeyi yeni bir ek süre almayı ümit eden muhasebeci,
vergi dairesine gittiğinde, yetkililerden aldığı yanıt
karşısında donup kaldı.
Çünkü bu defa vergi dairesi yetkilisi kendisine, ya tüm
defter ve belgeleri size verilen ek süre içerisinde
ibraz edersiniz veya ben hakkınızda suç duyurusunda
bulunurum, canınızı yakarım diyordu.
Gençti, duygusaldı, abla olarak tanımladığı patronu ise
kocasının vefatı üzerine yeni işin başına geçmiş iyi
niyetle, bir patron gibi değil, çalışanların ablası
gibiydi.
Bir an düşündü, kendisine, söz konusu işyerinin
muhasebecisinin vefatı üzerine bu işyerinin muhasebesini
yürütme görevi verilmişti.
Vergi dairesinin kendisinden istediği bir kamyonet
dolusu defter ve belge idi. O tüm bu defter ve belgeleri
bir defa gözden geçirerek ibraz etmeyi düşünmüştü.
Onun ve işyeri sahibinin defter ve belgeleri gizlemek ve
ibraz etmemek gibi bir niyeti yoktu.
Üzüntülü idi, hocam diye söze başladı: "Ben bu defter ve
belgeleri iyice bir düzene sokarak ibraz etmeyi
düşünmüştüm. Artık defteri tutan ile defteri tutturan
işadamı hayatta değiller. Ben onlara defter ve belgeleri
gözden geçirerek vermeyi düşündüm. Bu suç olur mu?" diye
yakınmaya devam etti.
Bense durumu canlandırmaya çalıştım. Bir kamyonet dolusu
defter ve belgeyi gözden geçirerek, muntazam ve düzgün
bir şekilde ibraz etmek için süre talep eden bir
mükellefe karşı böyle davranmak doğru muydu?
Çok düşündüm, uykum kaçtı. Ancak böyle bir davranışın
yerini vergi yasalarında bulamadım.
Veysi Seviğ
04.10.2009 |