Muhasebe  

Maliye

Vergi

İletişim

2009 Yılı Vergi Takvimi

  MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :   04 Şubat 2009

   Ana sayfa

   2009 Yılı Çalışmaları

   2009 Pratik Bilgiler

   Staj - Stajyer Rehberi

   Kanun-Mevzuat Rehberi

   Sosyal Güvenlik Rehberi

   Muhasebe Bilgi Rehberi

  Tekdüzen Hesap Planı

 

 

 


 

KDV hangi sınırı aşarsa mahsuplaşma hakkı doğar
 

 

İşletmelerin ödediği KDV miktarı Bakanlar Kurulu'nun tespit ettiği sınırı aştığı takdirde iade edilmeyen tutarlar bir sonraki yıl mükellefin isteğine bağlı olarak mahsuben veya nakden iade ediliyor. 2009 için sınır 13 bin TL olarak belirlendi.

SORU: İndirimli oranlı katma değer vergisine tabi işle iştigal ediyoruz. Ancak söz konusu malların ilk maddelerinin temininde ve yapılan yan harcamalarda yüzde 18 oranında katma değer vergisi ödüyoruz. Bu durumda bizim çoğu kez indirimli oranlı teslimden kaynaklanan katma değer vergisi alacağımız çıkıyor. Bu tür katma değer vergisi alacağının bize iadesi veyahut da vergi borçlarımıza mahsubunda belli bir miktarı dikkate alınmıyor. 2009 yılında bu tür alacaklı duruma düştüğümüz katma değer vergisi miktarı kaç lirayı aşarsa mahsup etme veya geri alma hakkımız doğacaktır?

YANIT: Katma Değer Vergisi uygulaması ile ilgili olarak yayımlanan 111 seri numaralı Genel Tebliğ'de de ifade edildiği üzere "Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29'uncu maddesi uyarınca indirimli orana tabi işlemler dolayısıyla yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi tutarlarının Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilecek sınırı aşan kısmının yıl içinde vergilendirme dönemleri itibariyle mahsuben, yıl içinde mahsuben iade edilmeyen tutarların da izleyen yıl içinde mükellefin istediğine bağlı olarak nakden ya da mahsuben iadesi imkânı getirilmiştir."
Bu bağlamda indirimli orana tabi işlemlerde iade edilecek katma değer vergisinin alt sınırına ilişkin olarak 06.05.2006 gün ve 26160 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2006/10379 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 1'inci maddesinin 1'inci fıkrasında bu tutar 10.000 YTL olarak belirlenmiş, 2'inci fıkrasında ise 2007 ve izleyen takvim yılları için bu sınır, bir önceki yıldaki tutarın Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında arttırılması suretiyle uygulanmaktadır. Bu şekilde yapılacak hesaplamada, 50 TL ve daha düşük oranlar dikkate alınmamaktadır. Bu gibi hallerde 50 TL'den fazla olan tutarlar ise 100 TL'nin en yakın katına yükseltilmektedir.

Alt sınır artırıldı
Bu bilgiler ışığında indirimli orana tabi işlemlerden doğan katma değer vergisi iade istemlerinde, bu işlemler nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen KDV tutarının iade yapılamayacak olan kısmı ile ilgili olarak 2008 yılında geçerli olan 11.600 YTL tutarındaki sınır, 2006/10379 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 2008 yılına ilişkin yeniden değerleme oranında arttırılmak suretiyle 2009 yılı için (11.600+ 11.600 x 0.12= ) 13.000 TL olarak belirlenmiş bulunmaktadır. 2009 yılı için belirlenen bu miktar KDV 111 seri numaralı Genel Tebliğ ile mükelleflere duyurulmuş bulunmaktadır. (23.12.2008 gün ve 27089 sayılı Resmi Gazete) Dolayısıyla eğer indirimli oran uygulaması ile yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan katma değer vergisi miktarı 2009 yılında 13.000 TL'yi aşarsa bu miktarı aşan kısmın istemi halinde mükelleflere iadesi söz konusu olabilecektir. (V. Seviğ).


ÖRTÜLÜ SERMAYE FAİZİ KDV İLİŞKİSİ

SORU: Kurumlar Vergisi Yasası'nın 12. maddesinde yer alan hükme göre kurumların, ortaklarından veya ortaklıkla ilişkili kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılmaktadır. Bu durumda söz konusu borçlanmalar nedeniyle hesaplanan ve/veya ödenen faizler KDV'ne tabi tutulabilir mi?

YANIT: Kurumlar Vergisi Yasası'nın 12. maddesinin 7. fıkrası uyarınca "Örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi uygulamasında, gerek borç alan ve gerekse borç verenler nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibariyle dağıtılmış kâr payı veya dar mükellef için ana merkeze aktarılan tutar sayılır. Daha önceden yapılan vergilendirme işlemleri, tam mükellef kurumlar nezdinde yapılacak düzeltmede örtülü sermayeye ilişkin kur farklarını da kapsayacak şekilde taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltilir." Ancak bu düzeltmenin yapılması için örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması gerekmektedir.
Diğer yandan Katma Değer Vergisi Yasası'nın 1/1 maddesine göre; Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV'ne tabidir. Ayrıca söz konusu yasanın 24. maddesinin "c" fıkrasında da vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaati hizmet ve değerler de KDV'nin matrahına dahil edilmektedir.
Gerçekte örtülü sermayenin varlığından bahis edilebilmesi için;
* Doğrudan veya dolaylı olarak ortak veya ortakla ilişkili kişiden bir fonun temin edilmiş olması,
* Bu fonun işletmede kullanılması,
* Bu şekilde kullanılan borcun hesap dönemi içinde herhangi tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşmış bulunması, gerekmektedir.
Kurumlar Vergisi Yasası'nın 12/7 ve Katma Değer Vergisi Yasası'nın 1/1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç olmak üzere faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye koşullarının gerçekleştiği hesap döneminin sonu itibariyle dağıtılmış kar payı olarak kabul edildiğinden, söz konusu payların katma değer vergisine tabi tutulması gerekmektedir. (V. Seviğ).


YARGI KARARLARINDA ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI

Danıştay 4.Dairesi E.2001/656 K.2001/1511 T.12.4.2001
Davacı Şirketin ilgili yıl işlemlerinin incelenmesi sonucu bir kısım emtia alımını sahte belge ile belgelendirdiğinden bahisle özel usulsüzlük cezası kesilmişse de; VUK'nun 353/1. maddesinde bahsi geçen belgeleri vermeyen ve almayanların her birine belli bir meblağ özel usulsüzlük uygulanmasının, ancak satılan emtianın hem satıcısının hem de alıcısının birlikte tespitiyle mümkün olması, olayda, bu fıkraya göre ceza kesilmesine esas nitelikte bir tespit olmaması, özel usulsüzlük cezasının, davacı şirketin emtia alımında bulunduğu ve hakkında düzenlenen raporda sahte belge düzenlemek amacıyla kurulduğu kanaatine varılan X Ltd. Şti. tarafından düzenlenen faturaların gerçeğe uygun düzenlenmeyen belge olarak kabul edilmesi nedeniyle kesilmiş olması, mal alımına ilişkin faturaların sahteliğinin tamamen bu tespitlere dayandırılıp, faturaların içeriği itibariyle gerçek olmadığının ortaya konulamamış olması, davacı şirketin X Ltd. Şti. dışındaki mal alımlarının tamamının gerçek olduğunun raporda belirtilmiş olması, İnceleme elemanınca davacı şirketin söz konusu emtia alımının gerçek olduğu fakat bu emtianın faturasız alınması nedeniyle bu alımı belgelendirmek için X Ltd. Şti.'den gerçeğe uygun düzenlenmeyen belge temin edildiğinin belirtilmiş olması, Özel usulsüzlük cezası kesilmesine dayanak maddede öngörülen nitelikte ve davacı şirketin emtia alımında kullandığı faturaların içeriği itibariyle gerçek olmadığına dair bir tespit yapılmamış olması sebepleriyle ve idari cezalar için de geçerli olan cezayı gerektiren fiilin tüm unsurları tamam olmadan faile ceza verilemeyeceğinden ve varsayım ya da kıyasla ceza uygulanamayacağından, davacı hakkında kesilen cezada yasal isabet yoktur

Danıştay 9. Dairesi E.1999/4742 K.2000/2095 T.20.6.2000
14.6.1990 tarihinde ödeme kaydedici cihazı satın alan ve 4.3.1999'da ödeme kaydedici cihaz levhası almak için vergi dairesine başvuran, bu süre zarfında değişik tutarlarda ödeme kaydedici cihaz fişi düzenlendiği 17.6.1999 tarihli tutanakla tespit edilen yükümlü hakkında, 1994 yılında düzenlemiş olduğu her bir belge için özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. 3100 sayılı Kanunun mükerrer 8/2. maddesinde Maliye Bakanlığınca belirlenip açıklanan usul ve esaslara uymayan üretici ve ithalatçı kuruluşlar ve bunların satış, bakım- onarım servislerinde görevli elemanları ile ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyeti bulunan mükellefler hakkında her bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere VUK'nun usulsüzlük cezalarına ait cetvelde yer alan 1. derecede usulsüzlük cezalarının 5 katının uygulanacağı, 3100 sayılı Kanunla ilgili 20 seri nolu Genel Tebliğin 2/d maddesinde ödeme kaydedici cihazlara ait levhanın alınmaması halinde usulsüzlük cezalarına ait cetvelde yazılı 1. derecede usulsüzlük cezalarının 5 katı oranında usulsüzlük cezası kesileceği belirtilmiş olup, buna göre ödeme kaydedici cihazın vergi dairesine kaydettirilip cihaz levhasının alınması fiilinin usulsüzlük cezasını gerektirmesi, cihazın kullanılmaya başlandığı tarihten vergi dairesine kayıt ettirdiği tarihe kadar geçen sürede düzenlenen belgelerin Kanunun aradığı şekil şartlarına uymaması, kayıt dışı satış yapıldığı veya eksik kazanç beyan edildiği yolunda herhangi bir tespitte bulunulmaması sebepleriyle, sözü edilen belgeler hiç düzenlenmemiş kabul edilerek her biri için ayrı ayrı özel usulsüzlük cezası kesilmesinde yasaya uyarlık yoktur.
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz

Referans/04.02.2009

 
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght © 2005 -2009  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - Türkiye'nin muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.