KDV
hangi sınırı aşarsa mahsuplaşma hakkı doğar
İşletmelerin ödediği KDV miktarı
Bakanlar Kurulu'nun tespit ettiği sınırı aştığı takdirde
iade edilmeyen tutarlar bir sonraki yıl mükellefin
isteğine bağlı olarak mahsuben veya nakden iade
ediliyor. 2009 için sınır 13 bin TL olarak belirlendi.
SORU: İndirimli oranlı katma değer vergisine tabi işle
iştigal ediyoruz. Ancak söz konusu malların ilk
maddelerinin temininde ve yapılan yan harcamalarda yüzde
18 oranında katma değer vergisi ödüyoruz. Bu durumda
bizim çoğu kez indirimli oranlı teslimden kaynaklanan
katma değer vergisi alacağımız çıkıyor. Bu tür katma
değer vergisi alacağının bize iadesi veyahut da vergi
borçlarımıza mahsubunda belli bir miktarı dikkate
alınmıyor. 2009 yılında bu tür alacaklı duruma
düştüğümüz katma değer vergisi miktarı kaç lirayı aşarsa
mahsup etme veya geri alma hakkımız doğacaktır?
YANIT: Katma Değer Vergisi uygulaması ile ilgili olarak
yayımlanan 111 seri numaralı Genel Tebliğ'de de ifade
edildiği üzere "Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29'uncu
maddesi uyarınca indirimli orana tabi işlemler
dolayısıyla yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen
katma değer vergisi tutarlarının Bakanlar Kurulu
tarafından tespit edilecek sınırı aşan kısmının yıl
içinde vergilendirme dönemleri itibariyle mahsuben, yıl
içinde mahsuben iade edilmeyen tutarların da izleyen yıl
içinde mükellefin istediğine bağlı olarak nakden ya da
mahsuben iadesi imkânı getirilmiştir."
Bu bağlamda indirimli orana tabi işlemlerde iade
edilecek katma değer vergisinin alt sınırına ilişkin
olarak 06.05.2006 gün ve 26160 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanan 2006/10379 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın
1'inci maddesinin 1'inci fıkrasında bu tutar 10.000 YTL
olarak belirlenmiş, 2'inci fıkrasında ise 2007 ve
izleyen takvim yılları için bu sınır, bir önceki yıldaki
tutarın Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca belirlenen
yeniden değerleme oranında arttırılması suretiyle
uygulanmaktadır. Bu şekilde yapılacak hesaplamada, 50 TL
ve daha düşük oranlar dikkate alınmamaktadır. Bu gibi
hallerde 50 TL'den fazla olan tutarlar ise 100 TL'nin en
yakın katına yükseltilmektedir.
Alt sınır artırıldı
Bu bilgiler ışığında indirimli orana tabi işlemlerden
doğan katma değer vergisi iade istemlerinde, bu işlemler
nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen
KDV tutarının iade yapılamayacak olan kısmı ile ilgili
olarak 2008 yılında geçerli olan 11.600 YTL tutarındaki
sınır, 2006/10379 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca
2008 yılına ilişkin yeniden değerleme oranında
arttırılmak suretiyle 2009 yılı için (11.600+ 11.600 x
0.12= ) 13.000 TL olarak belirlenmiş bulunmaktadır. 2009
yılı için belirlenen bu miktar KDV 111 seri numaralı
Genel Tebliğ ile mükelleflere duyurulmuş bulunmaktadır.
(23.12.2008 gün ve 27089 sayılı Resmi Gazete)
Dolayısıyla eğer indirimli oran uygulaması ile
yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan katma değer
vergisi miktarı 2009 yılında 13.000 TL'yi aşarsa bu
miktarı aşan kısmın istemi halinde mükelleflere iadesi
söz konusu olabilecektir. (V. Seviğ).
ÖRTÜLÜ SERMAYE FAİZİ KDV İLİŞKİSİ
SORU: Kurumlar Vergisi Yasası'nın 12. maddesinde yer
alan hükme göre kurumların, ortaklarından veya
ortaklıkla ilişkili kişilerden doğrudan veya dolaylı
olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların,
hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz
sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi
için örtülü sermaye sayılmaktadır. Bu durumda söz konusu
borçlanmalar nedeniyle hesaplanan ve/veya ödenen faizler
KDV'ne tabi tutulabilir mi?
YANIT: Kurumlar Vergisi Yasası'nın 12. maddesinin 7.
fıkrası uyarınca "Örtülü sermaye üzerinden kur farkı
hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan
tutarlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi uygulamasında, gerek
borç alan ve gerekse borç verenler nezdinde, örtülü
sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son
günü itibariyle dağıtılmış kâr payı veya dar mükellef
için ana merkeze aktarılan tutar sayılır. Daha önceden
yapılan vergilendirme işlemleri, tam mükellef kurumlar
nezdinde yapılacak düzeltmede örtülü sermayeye ilişkin
kur farklarını da kapsayacak şekilde taraf olan
mükellefler nezdinde buna göre düzeltilir." Ancak bu
düzeltmenin yapılması için örtülü sermaye kullanan kurum
adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş
olması gerekmektedir.
Diğer yandan Katma Değer Vergisi Yasası'nın 1/1
maddesine göre; Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet
ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim
ve hizmetler KDV'ne tabidir. Ayrıca söz konusu yasanın
24. maddesinin "c" fıkrasında da vade farkı, fiyat
farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve
benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaati hizmet
ve değerler de KDV'nin matrahına dahil edilmektedir.
Gerçekte örtülü sermayenin varlığından bahis
edilebilmesi için;
* Doğrudan veya dolaylı olarak ortak veya ortakla
ilişkili kişiden bir fonun temin edilmiş olması,
* Bu fonun işletmede kullanılması,
* Bu şekilde kullanılan borcun hesap dönemi içinde
herhangi tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşmış
bulunması, gerekmektedir.
Kurumlar Vergisi Yasası'nın 12/7 ve Katma Değer Vergisi
Yasası'nın 1/1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde,
örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç olmak üzere
faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, gerek
borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye
koşullarının gerçekleştiği hesap döneminin sonu
itibariyle dağıtılmış kar payı olarak kabul
edildiğinden, söz konusu payların katma değer vergisine
tabi tutulması gerekmektedir. (V. Seviğ).
YARGI KARARLARINDA ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI
Danıştay 4.Dairesi E.2001/656 K.2001/1511 T.12.4.2001
Davacı Şirketin ilgili yıl işlemlerinin incelenmesi
sonucu bir kısım emtia alımını sahte belge ile
belgelendirdiğinden bahisle özel usulsüzlük cezası
kesilmişse de; VUK'nun 353/1. maddesinde bahsi geçen
belgeleri vermeyen ve almayanların her birine belli bir
meblağ özel usulsüzlük uygulanmasının, ancak satılan
emtianın hem satıcısının hem de alıcısının birlikte
tespitiyle mümkün olması, olayda, bu fıkraya göre ceza
kesilmesine esas nitelikte bir tespit olmaması, özel
usulsüzlük cezasının, davacı şirketin emtia alımında
bulunduğu ve hakkında düzenlenen raporda sahte belge
düzenlemek amacıyla kurulduğu kanaatine varılan X Ltd.
Şti. tarafından düzenlenen faturaların gerçeğe uygun
düzenlenmeyen belge olarak kabul edilmesi nedeniyle
kesilmiş olması, mal alımına ilişkin faturaların
sahteliğinin tamamen bu tespitlere dayandırılıp,
faturaların içeriği itibariyle gerçek olmadığının ortaya
konulamamış olması, davacı şirketin X Ltd. Şti.
dışındaki mal alımlarının tamamının gerçek olduğunun
raporda belirtilmiş olması, İnceleme elemanınca davacı
şirketin söz konusu emtia alımının gerçek olduğu fakat
bu emtianın faturasız alınması nedeniyle bu alımı
belgelendirmek için X Ltd. Şti.'den gerçeğe uygun
düzenlenmeyen belge temin edildiğinin belirtilmiş
olması, Özel usulsüzlük cezası kesilmesine dayanak
maddede öngörülen nitelikte ve davacı şirketin emtia
alımında kullandığı faturaların içeriği itibariyle
gerçek olmadığına dair bir tespit yapılmamış olması
sebepleriyle ve idari cezalar için de geçerli olan
cezayı gerektiren fiilin tüm unsurları tamam olmadan
faile ceza verilemeyeceğinden ve varsayım ya da kıyasla
ceza uygulanamayacağından, davacı hakkında kesilen
cezada yasal isabet yoktur
Danıştay 9. Dairesi E.1999/4742 K.2000/2095 T.20.6.2000
14.6.1990 tarihinde ödeme kaydedici cihazı satın alan ve
4.3.1999'da ödeme kaydedici cihaz levhası almak için
vergi dairesine başvuran, bu süre zarfında değişik
tutarlarda ödeme kaydedici cihaz fişi düzenlendiği
17.6.1999 tarihli tutanakla tespit edilen yükümlü
hakkında, 1994 yılında düzenlemiş olduğu her bir belge
için özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. 3100 sayılı
Kanunun mükerrer 8/2. maddesinde Maliye Bakanlığınca
belirlenip açıklanan usul ve esaslara uymayan üretici ve
ithalatçı kuruluşlar ve bunların satış, bakım- onarım
servislerinde görevli elemanları ile ödeme kaydedici
cihazları kullanma mecburiyeti bulunan mükellefler
hakkında her bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere
VUK'nun usulsüzlük cezalarına ait cetvelde yer alan 1.
derecede usulsüzlük cezalarının 5 katının uygulanacağı,
3100 sayılı Kanunla ilgili 20 seri nolu Genel Tebliğin
2/d maddesinde ödeme kaydedici cihazlara ait levhanın
alınmaması halinde usulsüzlük cezalarına ait cetvelde
yazılı 1. derecede usulsüzlük cezalarının 5 katı
oranında usulsüzlük cezası kesileceği belirtilmiş olup,
buna göre ödeme kaydedici cihazın vergi dairesine
kaydettirilip cihaz levhasının alınması fiilinin
usulsüzlük cezasını gerektirmesi, cihazın kullanılmaya
başlandığı tarihten vergi dairesine kayıt ettirdiği
tarihe kadar geçen sürede düzenlenen belgelerin Kanunun
aradığı şekil şartlarına uymaması, kayıt dışı satış
yapıldığı veya eksik kazanç beyan edildiği yolunda
herhangi bir tespitte bulunulmaması sebepleriyle, sözü
edilen belgeler hiç düzenlenmemiş kabul edilerek her
biri için ayrı ayrı özel usulsüzlük cezası kesilmesinde
yasaya uyarlık yoktur.
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
Referans/04.02.2009 |