Tutuklanma nedeniyle
haklı fesih
Yasal esasları itibariyle "işçinin gözaltına alınması
veya tutuklanması" hakkındaki uygulamaların
belirginleşmesi, toplum içerisindeki işçi bireyin yaşama
şartlarını daha az sorunlu hale getirmede olumlu etki
içermektedir. Konunun tarihî sürecini incelediğimizde,
Mülga 1475 s İşK döneminde, gözaltına alınma ve
tutuklanma nedeniyle işe devamsızlık, yani işçinin
kusurlu da olsa tutuklanması, Yargıtay tarafından bir
özürsüz devamsızlık değil, zorlayıcı neden olarak kabul
edilmiş; iş sözleşmesinin feshinde, kural olarak,
işçinin kıdem tazminatına hak kazandığı karara
bağlanmıştı. Yargıtay'ın bu askı süresi görüşü, 4857 s.
İşK.m.17'deki bildirim sürelerine bağlanmak suretiyle
yasa hükmü (m.25/IV) haline getirilmiştir.
4857 s. İşK.m.25/IV hükmü gereğince, "işçinin gözaltına
alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17'nci
maddedeki bildirim süresini aşması", işveren için bir
haklı fesih nedenidir. Sözkonusu m.25 hükümleri,
belirsiz süreli ve belirli süreli iş sözleşmelerine de
uygulanmaktadır. Bu nedenle çalışma, ister belirsiz
ister belirli süreli iş sözleşmesiyle düzenlenmiş olsun,
m.25/IV'teki bu hükme göre, iş sözleşmeleri (Bkz. İşK.m.17),
a)İşi, 6 aydan az süren işçi için, tutuklandığı tarihten
itibaren 14 gün sonra,
b)İşi, 6 aydan 1,5 yıla kadar süren işçi için,
tutuklandığı tarihten itibaren 28 gün sonra,
c)İşi, 1,5 yıldan 3 yıla kadar süren işçi için,
tutuklandığı tarihten itibaren 42 gün sonra,
d)İşi, 3 yıldan fazla süren işçi için, tutuklandığı
tarihten itibaren 56 gün sonra feshedilebilecektir.
Bilindiği üzere bu ihbar –askı- süreleri asgari olup,
bireysel ve toplu iş sözleşmeleriyle
artırılabilmektedir. Burada sözkonusu tutukluluk
-gözaltı- süreleri de savcılık vb kurumlardan alınacak
resmî belgelerle kanıtlanmalıdır.
İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanası halinde
devamsızlığı, yukarıda belirtilen süreyi aştığı
takdirde, işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı
doğmaktadır. Yani işverenin haklı nedenle fesih hakkının
doğabilmesi için, işçinin gözaltı veya tutukluluk
süresinin, işçinin işyerindeki kıdem süresi
doğrultusunda, 2 ile 8 hafta arasında değişen süreleri
aşması gerekmektedir. Bu süreler içerisinde iş
sözleşmesi askıda olduğu gibi, işverence, işçinin
işyerindeki kıdem süresine göre değişen bu sürelerin
bitiminden sonra iş sözleşmesi feshedilmezse, askı
durumu devam edecek; bu askı süreleri dolduktan sonra
tutukluluk devam ettiği sürece, sözleşme, işveren
tarafından her zaman haklı olarak derhal
feshedilebilecektir.
Sözkonusu süreler sözleşmelerle artırılmışsa, gözaltına
alınma veya tutuklanma halinde devamsızlığın artırılmış
bulunan bildirim süresini aştığı takdirde haklı nedenin
oluştuğunu kabul etmek, İş Hukukunun gereklerine uygun
düşecektir.
Buna göre, gözaltında veya tutuklulukta geçirilen
sürenin, işçinin işyerindeki çalışma süresine bağlı
olarak belirlenen bildirim süresini aşması halinde haklı
neden doğmuş olacak; bu süre aşılmadığı takdirde veya
aşılmış olmakla birlikte işveren tarafından
feshedilmediği sürece, iş sözleşmesi, askıda kalmış
olacaktır. Yukarıda sözkonusu edilen durumda askı
döneminde işçinin sigortalılığı sona erdirilmeyecek,
ücret bordrosundan, Eksik Gün Bildiriminden ve Aylık
Prim ve Hizmet Belgesinden çıkarılmayacak, sıfır primle
bildirim ve tahakkuklara devam edilecektir. Ancak
tutukluluk nedeniyle işçi şartlarını taşıyorsa kıdem
tazminatı hak edişli olarak işverence haklı fesih
işleminin tamamlandığı süreç sonunda, sigortalının işten
çıkışı yapılacak ve 10 gün içerisinde e-Sigorta yoluyla
işten ayrılma bildirimi verilecektir.
Böylece işverenin İşK. 25/IV uyarınca sözleşmeyi fesih
hakkını elde edebilmesi için, a)İşçinin herhangi bir
hadiseden dolayı tutuklanması veya gözaltına alınması,
b)Bundan dolayı bir süre işe devam edememesi
gerekmektedir. Bir süre işe devam edememenin ölçütü,
işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması yüzünden
çalışmasına denk gelen İşK.m.17'deki fesih bildirim
süresini aşan bir süre işe devam edememesidir. Bunun
işlerliği için yasada sınırlama ve iddia edilen suçun
işyerinde veya işyeri dışında işlenmesi ayrımı
yapılmamıştır. İşçinin bu suçtan beraat yoluyla
kurtulması da işverenin haklı feshine engel olamaz. Bu
yönleriyle İşK.m.25/II-f fıkrasındaki haklı ve
tazminatsız fesih nedeninden ayrılmaktadır. Kısacası,
İşK.m.25/IV'ün uygulanabilmesi için, işçinin gözaltına
alınmasına veya tutuklanmasına neden olan olayın
işyerinde veya işyeri dışında gerçekleşmesi, işçinin
kusurlu veya kusursuz ya da mahkûm olup olmaması önem
taşımamaktadır
Tahsin Sınav
Y.Şafak/02.11.2009 |