Bir vergi inceleme elemanından cevabi
mektup
Değerli okurlar 9 Eylül'de
yazdığımız, "İnceleme
elemanlarına açık mektup"a
gelen cevabı sizlerle paylaşayım. Yazımızdaki 14 başlığa
bu cevabi mektupta tek tek yanıt verilmiş.
İşbu e-posta'yı size "İnceleme elemanlarına açık mektup"
isimli yazınıza istinaden göndermiş bulunuyorum. Halen
Maliye Bakanlığı'nda vergi inceleme elemanı olarak görev
yapmaktayım. Tüm olumsuz şartlara rağmen gerek şahsım,
gerekse diğer meslektaşlarım vergi incelemelerini
objektif, tarafsız ve hukukun üstünlüğüne bağlı kalarak
yapma gayreti içindedirler.
100-150 milyon USD gibi cirolara ulaşmış olan
şirketlerin vergi işlemlerini yürüten şahısların çok
büyük bir kısmının vergi hukuku gibi kompleks bir konuda
yetkinlikten bu derecede uzak olmalarını hem bir miktar
şaşkınlık, hem de bir miktar üzüntü ile seyrediyorum. Bu
nedenle 09.09.2009 tarihli yazınızda yer alan hususlara
kendi bakış açımdan cevap vermek arzusundayım.
Vergi mahremiyetine aykırı bir şey yazmayacağım ama yine
de halen kamu görevine devam etmem sebebiyle kendimi bir
polemiğin içinde bulmak istemediğimden ismimi vermek
istemiyorum.
1- Defter ve belgeleri teslim alırken tutanak:
Şahsen bugüne kadar hiçbir mükellefe defter-belge teslim
tutanağı vermedim, inceleme elemanlarının çok büyük bir
kısmı da vermemiştir. Zira ortalama bir mükellefin
defter ve belgelerini ibraz etmesi, en az 100-150 klasör
belge ve 500-600 bin adet yevmiye maddesi demektir. Bu
durumda mükellefle teslim tutanağı imzalamayabilmek için
tüm defter ve belgeleri tek tek kontrol etmek
gerekecektir. Özellikle sahte ve muhteviyatı itibariyle
yanıltıcı belge kullanma şüphesi olan durumlarda bu
husus daha da önemli hale gelecektir.
Gerekli kontrolün yapılmadan mükelleflere böyle bir
tutanak örneği verilmesi, kötü niyetli mükelleflere
gerek diğer kamu kurumlarına, gerekse özel hukuk
ihtilaflarından kaynaklanan durumlarda yargı mercilerine
ibrazdan kaçınmak için bahane oluşturmakla kalmayıp,
inceleme elemanını defter ve belgeleri tamamen veya
kısmen yok etmek gibi bir suçlamayla karşı karşıya
bırakabilecektir.
Şimdi diyebilirsiniz ! ki bütün mükellefler art niyetli
mi? 5 yıllık vergi incelemesi tecrübemden öğrendiğim
şudur ki, bir mükellef "Dünya Günesin etrafında
dönüyor"- "2 kere 2 4 eder"-" "Tanrı tektir" dese bile
ona inanmam, şüpheyle bakarım. Acı ama maalesef
ülkemizin gerçeği bu.
2. İncelemeye başlarken tutanak:
Eğer defter ve belgeler yazı ile talep edilmişse
Danıştay içtihatlarına göre bu durum incelemeye
başlandığına karine teşkil eder, VUK. md. 371 uyarınca
mükellef pişmanlıktan yararlanamaz. Yok defterleri
telefonla istemişsek mutlaka incelemeye başlama tutanağı
tanzim ederiz ki, mükellef pişmanlık ve ıslah
hükümlerinden faydalanmasın. Tabii ki uygulamada, eğer 3
kat vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren bir fiil
yoksa aklı başında bir YMM pişmanlık beyanı yerine,
vergi aslında indirim yapılması hususunu da dikkate
alarak tarhiyat sonrası uzlaşmayı tercih edecektir.
3. Bilgi isteme yazıları:
Bilgi isteme ve vermeye ilişkin usul ve esaslar VUK'ta
belli zaten, ve 14.madde uyarınca en az 15 gün süre
veriyoruz. Yok bir mükellef istediğimiz bilgiyi 15 günde
hazırlayamıyorsa ya kötü niyetlidir, ya da vergi
incelemesinin bir şirket için ne kadar büyük bir badire
olduğunu henüz idrak edememiştir. Kaldı ki suiistimal
olmadığı sürece genelde ek süre veriyoruz. Ama
Türkiye'deki mükelleflerin çogu (en küçüğünden en
büyüğüne) inceleme elemanından bilgi ve belge saklamayı,
incelemeyi sürüncemede bırakmayı, turnedeysek turne
sonuna kadar oyalama taktiği izlemeyi temel bir inceleme
stratejisi olarak kullanıyor maalesef. Bu nedenle ister
istemez vergi inceleme elemanları bu konuda katı
davranıyor.
4. Tutanak taslağını paylaşmama:
Tutanak taslağını mükellefe verme yine çok hassas bir
konu. Elbette VUK md.141'de belirtildiği üzere
mükelleflerin inceleme ile ilgili itiraz ve
mülazahalarının tutanağa geçirilmesi gereklidir. Ancak
ne yazık ki bazen mükellefler bunu da suiistimal
ediyorlar. Bu konuda bir sinir koymazsak tutanakta ne
kadar çok vergi ödedikleri, kaç kişiye istihdam
sağladıkları gibi incelemeyle doğrudan ilgisi olmayan
ifadelere yer vermek, böylece yargıya intikal edecek
uyuşmazlıkta psikolojik üstünlük elde etmek istiyorlar.
Bu noktada karsılaştığımız diğer bir husus ise sokaktaki
sıradan vatandasın söylemesi durumunda kulağa çok normal
gelen, ama bir vergici için abesle iştigal anlamına
gelen ifadelerin tutanağa geçirilmek istenmesi. Örneğin
vadeli mal satışından elde ettiği geliri henüz tahsil
etmediği için hasılat yazmadığını, YMM tam tasdik raporu
olduğu için vergi incelemesinden muaf olduğunu düşünen
ve bunları inceleme tutanağına derç etmek isteyen
mükellefler gördü bu gözler.
5. YK başkanı ile görüşme ısrarı
Vergi incelemesine başlandığında şirketlerin olayın
önemini kavradıklarından emin olmak için bu tur
taleplerde bulunuluyor. Yoksa şirketin defter
belgelerinin ofis boy veya stajyer eleman ile
gönderildiğine, şirketi temsile yetkili olmayanların
inceleme ile ilgili olarak geldiğine şahit oluyoruz.
6. İncelemelerin çok zaman alması:
Bu konuda sizin de söylediğiniz gibi inceleme elemanı
az, iş yükü çok fazla. Bu sorunu çözmek için yetişmiş
vergi inceleme elemanlarının özel sektöre kaçışını
durdurup, kamuda devam etmeyi teşvik etmek lazım.
Yıllardır söyleniyor, ama hiç bir şey yapılmıyor. Bir
inceleme elemanının özlük hakları Kadının Statüsü ve
Sorunları Genel Müdürlüğü'nde çalışan uzmandan daha
düşük.
7. Konuların açıkça izah edilmemesi:
Maalesef bazı konuları son tutanak aşamasına kadar
mükellefle paylaşmıyoruz. Benim şahsen bu konuda olumsuz
bir deneyimim olmadı, ama birçok meslektaşımın
yaşadıklarına şahit oldum. Özellikle büyük tutarlı bir
eleştiri yapılacaksa mükellefler geçmişe dönük sahte
sözleşme yapmaktan, karşıt incelemede ifade verecek
insanları ölümle tehdit etmeye kadar her şeyi
yapıyorlar. Yüzde 1 karşımıza çıkan iyi niyetli bir
mükellefin gönlü olsun, aynı hataları inceleme devam
ederken tekrarlamasın diye, tüm vergi incelemesi riske
atılamaz.
8. Eleştiri bulunamazsa kabul raporu:
İnceleme sonucunda bir husus tespit edilemezse kabul
raporu yazılması bir mecburiyet zaten. Ama ben henüz
kabul raporu yazabileceğim bir mükellefle karşılaşmadım,
maalesef.
9. Yerleşik uygulamalara aykırı iddialarda tutum ne
olmalı?
Sanırım yerleşik uygulamadan kastınız muktezaya aykırı
rapor yazılmaması. Şimdi mukteza ve sirküler idarenin
görüşü olup, sadece bizzat muktezayı alan mükellefle
sinirli olmak üzere VUK. md. 369 uyarınca vergi ziyaı
cezasını ortadan kaldırır. Benzer şekilde
toplulaştırılmış özelge diyebileceğimiz sirküler ise
sirkülere uygun hareket eden bütün mükellefleri vergi
ziyaı cezasından kurtarıyor (VUK.md.413). Ama sadece
vergi ziyaı cezasından kurtarıyor.
Mükelleflerinize mukteza veya özelgenin idarenin görüşü
olduğu-Tanrı kelamı olmadığını, sadece cezayı
engellediğini, vergi asli ve gecikme faizi konusunda bir
koruma sağlamadığını yeterince anlatıyor musunuz üstat?
Yapılması gereken mukteza veya sirkülerle yasama
yetkisini kullanmak değil, eğer gerekliyse vergi
kanunlarında değişiklik yapmaktır. Olayın diğer bir
cephesi de muktezayı veren makamın Gelir İdaresi
Başkanlığı, hatta vergi dairesi başkanlığı olması.
Doğrudan Maliye Bakanı'na bağlı olan merkezi denetim
birimlerinin (MTK ve HUK), bakanlık hiyerarşisinde
kendisinden daha aşağıda yer alan GIB veya VD
başkanlıklarının görüşleriyle bağlı kalması her şeyden
önce yönetim ve organizasyon mantığına aykırıdır.
Eğer özelgeye aykırı rapor yazılmaması isteniyorsa bunun
çaresi tüm merkezi denetim birimlerini vergi dairesi
başkanlıklarının, hatta vergi dairesi müdürlerinin
emrine vermek, bu güzide kurullara mensubiyeti sıradan
devlet memuriyetine dönüştürmektir. Böyle bir
uygulamanın orta ve uzun vadede ülkemize vereceği zarar
bir yana, size samimi olarak bir soru sormak istiyorum
üstadım: Eğer Maliye müfettişleri, vergi dairesi müdürü
emrinde çalışan hallice insanlar olsalardı, yine de
Maliye Müfettişi olur muydunuz? Ben denetim elemanı
olmazdım böyle olacağını bilseydim.
10. Tarhiyat öncesi uzlaşma/11. Tarhiyat sonrası
uzlaşmaya takınılan tavır
Uzlaşma konusunda en hassas nokta uzlaşma komisyonunun
yargı yetkisini kullanmasıdır. Ben aylarca, gecelerce
çalışacağım, doğru olduğuna inandığım şekilde kanuna ve
vicdanıma uygun olarak raporu yazacağım, sonra mükellef
tarhiyat sonrası uzlaşmada vergi aslinin % 25'i+% 1
vergi ziyaı cezasına uzlaşacak. Özellikle vergi aslında
indirime gidilmesi bazen "bunca emek, bunca stres boşa"
duygusu yaşatıyor. Hiç vergi incelemesi yapamayalım o
zaman. Eğer mükellef haklı olduğuna inanıyorsa gitsin
vergi yargısına, mahkemeden terkin kararı çıkıp
kesinleşirse boynumuz kıldan ince ama bunu yapma yetkisi
yargı mercilerinindir, başkasının değil.
12. Yargı kararlarına rağmen ısrar:
Bu konuda büyük ölçüde görüşlerinize katılıyorum. Ancak
bazen vergi yargısının da arka arkaya yanlış kararlar
verdiği, vergi inceleme birimlerinin ısrarlı takibi
sonucunda daha sonradan içtihat değiştirdiği de oluyor.
Örneğin 1997/1998/1999 yıllarında verilmiş olan KDV'de
vergiyi doğuran olayın malin teslimi ile değil, satış
bedelinin tahsil edilmesi ile doğduğuna dair Danıştay 9
ve 11. dairelerinin kararları var arka arkaya. Bu
durumun KDVK md.10/a açıkça aykırı olduğu konusunda
sanırım hem fikirizdir. Gel gelelim 2004-2005 yıllarında
Danıştay DDGK'ya intikal ediyor bu husus, yerel
mahkemenin ısrar kararı sonucunda, DDGK kanuna uygun ve
çok doğru bir şekilde tahsilat yapılmasa bile vergiyi
doğuran olayın gerçekleşmiş olduğuna hükmediyor.
13. Bir mükellefin tüm dönemlerini incelerken haksız
rekabet yaratıyor olabilirsiniz
Bence bu konuda endişe etmeye gerek yok, benim gördüğüm
bütün mükellefler bütün vergisel işlemleri % 100 doğru
yaptıklarını iddia ediyor. Bu durumda 5 yılı incelesek
bile ne fark eder, nasıl olsa mükellef sütten çıkmış ak
kaşık. O zaman yargı yolu açık, vergi yargısı % 100
terkin kararı verecek nasıl olsa değil mi?
14. Dava dilekçelerindeki savunma ifadeleri size hakaret
değil
Siz de ifade etmişsiniz can havliyle mali yükten
kurtulmak için savunma yapıyorlar diye. Tam bu noktada
bu sefer avukat kimliğinize seslenmek istiyorum.
Maalesef bu konuda uzmanlaşmış bir avuç avukat
haricinde, avukatların % 99'u özel bir uzmanlık
gerektiren vergi hukukundan anlamıyor. Buna rağmen bir
şansımı deneyeyim diyerek vergi davalarını alıyorlar.
Tabii konuya hakim olmadıkları için de işin esasını
bırakıp ya inceleme elemanına hakaret ediyorlar ya da
saçma sapan hukuki argümanlar öne sürüyorlar.
Savunma hakki kutsaldır, hatta vergi konusunda cahil de
olabilirsiniz. Ama dava dilekçesi kisvesi altında 70
milyon insanin hakkini korumak için fedakârca çalışan
inceleme elemanlarına hakaret edemezsiniz.
Zeki GÜNDÜZ
Dünya/02.10.2009 |