Vergi yasaları yeniden değişiyor
Basından edinilen bilgilere
göre yapılması düşünülen yasal değişikliklerle
vergilendirmeye ilişkin bazı sorunların aşılması
düşünülmektedir. Bu bağlamda üzerinde uzun süredir
çalışılan ve yeniden yazılan Gelir Vergisi Yasası'nın
şekillendiği anlaşılmaktadır.
Vergi yasalarında sık sık yapılan değişikliklerin
aceleye getirilmiş olması uygulamada duraksamalara neden
olduğu gibi, bu durum vergilendirme alanında uyuşmazlık
sayısını her geçen gün artırmaktadır.
Ancak, yine bilindiği üzere ülkemizde özellikle Gelir
Vergisi Yasası verimliliğini yitirmiş, daha çok bir
stopaj vergisi yasası haline gelmiştir.
Mevcut yasal düzenleme gereği olarak gerçek kişilerin
gelirleri Gelir Vergisi'ne tabidir. Gelir ise bir gerçek
kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve
iratların safi tutarıdır. Ancak ülkemizde kişi
gelirlerinin vergilendirmesini sağlayan yasa içinde
gelir unsurlarına göre farklı farklı belirlenen matrah
(safi gelir) belirleme yöntemleri ile yine bazı
gelirlerin sadece stopaj yoluyla vergilendirilmesine
yönelik hükümler zaman içinde söz konusu vergi yasasının
verimliliğini ve etkinliğini azaltmış bulunmaktadır.
Gerçekte ülkemizde kişilerin hangi gelirlerle
yaşadığını, kimin gelirini beyan dışı bıraktığını,
kimlerin hangi alanlarda yaşanan ekonomik olaylar
nedeniyle olağanüstü gelir sağladığını tespite yönelik
ciddi bir çalışma bulunmadığından, kişilerin vergi
karşısındaki durumlarını belirlemek de bir anlamda
rastlantılara kalmaktadır.
2008 yılında elde edilen ve Gelir Vergisi'ne tabi
tutulan kazanç ve iratların sonuçları muhtemelen bir
süre sonra Maliye Bakanlığı tarafından açıklanacaktır.
Edinilen bilgilere göre bazı illerde gayrimenkul sermaye
iratlarına yönelik beyanlarda belli bir artış
gözlenmektedir. Ancak yine bazı gelir gruplarında kişi
başına düşen matrahlar şaşırtıcı nitelikte düşüktür.
Kural olarak Gelir Vergisi'ne tabi kazanç ve iratların
beyan yoluyla vergilendirilmesi gerekirken zaman içinde
vergi yasalarında yapılan değişikliklerle bazı alanlarda
stopaj yoluyla yapılan vergilendirme nihai vergilendirme
olarak kabul edilmiş, yine bazı hallerde gelirin
toplanmasına ve belli bir miktarı aşmasına yönelik beyan
rakamları belirlenmiş, bunun sonucunda yıllık gelirlerin
beyan yoluyla vergilendirilmesinde alan daraltılmasına
gidilmiştir.
Son yıllarda ülkemizde Gelir Vergisi mükellefi sayısında
belli bir artış sağlanamamıştır. Bu bağlamda ülkemizde
Gelir Vergisi mükellefi sayısı nüfus yoğunluğumuz
dikkate alındığında, Avrupa Birliği ülkelerine göre
düşüktür.
Dolayısıyla ülkemizde anayasal buyruk gereği herkesin
mali gücüne göre vergi verip vermediğini denetlemek
zorlaşmakta ve hatta imkânsız hale gelmiş bulunmaktadır.
Yeniden yazımı yapılan Gelir Vergisi Yasası'nda temel
ilke mükellef sayısını artırmak, kişilerce elde edilen
kazanç ve iratların mümkün olduğunca verilecek yıllık
beyannameler üzerinden hesaplanmak suretiyle
vergilendirmek olmalıdır.
Gelişen teknolojik olanaklardan yararlanılarak bilgi
akımı ile kişi gelirlerini izlemek ve bu gelirlerin
beyanını sağlamaya yönelik düzenlemelere gitmek
suretiyle Gelir Vergisi beyanlarının gerçeğe yakın hale
getirilmesi mümkündür.
Mevcut Gelir Vergisi yasamızda gelirin kaynakları yedi
ayrı grupta toplanmış bulunmaktadır. Söz konusu gelir
unsurlarının yapılan beyanlarda kapsadığı oransal pay
ile taşıdıkları vergi yükü arasında var olan
tutarsızlığın giderek arttığı gözlenmektedir. Bu durum
bir yandan gelir bölüşümünü olumsuz etkilerken, diğer
yandan da vergilendirmede adaletsizliğin yarattığı bir
direniş ve beyandan kaçış nedeni olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Son yıllarda vergi yasalarında yapılan değişikliklerin
yasa maddelerine yansıması iki farklı şekilde
olmaktadır. Şöyle ki;
* Belli kesimlerin katılımı ile yapılan çalışmalar
sonucunda vergi yasası yeniden yazılmakta, eski yasanın
yerine yeniden yazılı yasa yürürlüğe konulmaktadır.
Bunun somut örneği yeni Kurumlar Vergisi Yasası'dır.
* Yeni vergi yasaları çalışmaları yapılırken, özellikle
"Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması"na yönelik sadece
yasa numarasıyla anılan yasal değişikliklerle birden
fazla vergi yasasında değişiklik yapılmakta, bu
değişiklikler ise mevcut vergi yasalarının
karakteristiğini doğrudan etkilemektedir.
Sık sık vergi yasalarında yapılan değişiklikler söz
konusu yasanın bütününü özellikle verimlilik açısından
etkilediği gibi, yasa maddeleri arasında olan
bağlantıları da bir anlamda yok etmektedir.
Diğer yandan ülkemizde öncelikle Gelir Vergisi
Yasası'nın ve Vergi Usul Yasası'nın yeniden yazımı
gerçekleştirilmiş bulunmaktadır.
Ekonomik sorunların yaşandığı dönemlerde vergilendirme
alanında alınması gereken önlemlerin ve özendirme
ilkelerinin mümkün olduğunca mevcut sorunları aşmaya
yönelik olması, bu bağlamda da özellikle bir yandan
verimlilik sağlayacak, diğer yandan da ekonominin
tıkanmasına yol açmayacak şekilde belirlenmesi
gerekmektedir.
Veysi Seviğ
referans/02.05.2009 |