Mali Müşavir Olmanın Şartları Değişti
Bilindiği gibi, Serbest
Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve
Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında 5786 sayılı Kanun 26.07.2008 gün
ve 26948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir. Anılan Kanun ile 3568 sayılı
Kanunun meslek mensubu olabilmenin özel ve genel
koşullarını düzenleyen maddelerinde bazı
değişiklikler yapılmıştır. Bu Kanunun uygulanmasında
Odalarımız arasında birliğin sağlanması amacıyla
aşağıdaki hususların açıklanmasında yarar
görülmüştür.
I- MESLEK MENSUBU OLABİLMENİN GENEL KOŞULLARI:
• 3568 sayılı Yasanın 4. maddesinde meslek
mensubu olabilmenin genel şartları;
a) T.C. vatandaşı olmak (yabancı serbest muhasebeci
malî müşavirler hakkındaki hüküm saklıdır).
b) Medenî hakları kullanma ehliyetine sahip
bulunmak.
c) Kamu haklarından mahrum bulunmamak.
d) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan
dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis
cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin
güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu
düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve
casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin
ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık
suçlarından mahkûm olmamak.
e) Ceza veya disiplin soruşturması sonucunda
memuriyetten çıkarılmış olmamak.
f) Meslek şeref ve haysiyetine uymayan durumları
bulunmamak.” olarak sayılmıştır.
Bu kapsamda Yasa’da sayılan şartlardan ne
anlaşılması gerektiği aşağıda açıklanmıştır:
a- Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olmak:
3568 sayılı Yasanın 4. maddesinin a bendi ile bu
Kanun uyarınca mesleki faaliyette bulunacak olan
meslek mensuplarının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olması zorunlu tutulmuş, buna mukabil aynı Yasanın
8. maddesi ile bu kurala sadece yabancı Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler açısından bir istisna
getirilmiştir.
22.02.1964 gün ve 11638 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren 403 sayılı Türk
Vatandaşlık Kanununda, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığının kazanılmasına ve kaybedilmesine
ilişkin ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır.
Bu konuda önemli üzerinde durulması gereken bir
diğer husus da Türk Soylu Yabancıların 3568 sayılı
Yasa uyarınca Türkiye’de ne şekilde faaliyette
bulunacaklarıdır.
29.09.1981 gün ve 17473 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren 2527 sayılı Türk Soylu
Yabancıların Türkiye’de Meslek ve Sanatlarını
Serbestçe Yapabilmelerine, Kamu, Özel Kuruluş veya
İşyerlerinde Çalıştırılabilmelerine İlişkin Kanunun
3. maddesine göre;
“Türk soylu yabancıların, kanunlarda Türk
vatandaşlarının yapabileceği belirtilen meslek,
sanat ve işlerde çalışabilme ve çalıştırılabilmeleri
için, özel kanunlarda aranan nitelikleri taşımak ve
Kanuna göre, İçişleri veya Dışişleri Bakanlıkları
ile diğer ilgili bakanlık ve kuruluşların görüşleri
alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca
izin verilir.”
Yukarıda belirtilen hüküm uyarınca, Türk soylu
yabancıların Türkiye’de mesleki faaliyette
bulunabilmeleri için diğer şartların yanında Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından çalışma izni
almaları gerekmektedir. Bu konuda yapılacak
başvurulara ilişkin usul ve esaslar 14.01.1983 gün
ve 17928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren “Türk Soylu Yabancıların Türkiye
Meslek ve Sanatlarını Serbestçe Yapabilmelerine,
Kamu veya Özel Kurum, Kuruluş veya işyerlerinde
Çalıştırılabilmelerine Dair Kanunun Uygulanması
Hakkındaki Yönetmelik’de düzenlenmiştir.
b- Medeni Hakları Kullanma Ehliyetine Sahip
Bulunmak:
3568 sayılı Yasanın 4. maddesinin (b) bendi ile
medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyeti)
sahip bulunmak meslek mensubu olabilmenin genel
şartları arasında sayılmıştır.
Medeni hakları kullanma ehliyeti, insanın sahip
olduğu hakları kullanmada ve borç altına girmede
bağımsızca hareket edebilmesi yeteneğidir. Nitekim,
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 9. maddesinde
“Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle
hak edinebilir ve borç altına girebilir” hükmüne yer
verilmiştir. Aynı Kanunun 10. maddesine göre; “Ayırt
etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin
kişinin fiil ehliyeti vardır.”
Yukarıda belirtilen hükmün yeterince anlaşılabilmesi
için ayırt etme gücü, kısıtlılık hali ve ergin kişi
kavramlarının açıklanması gerekmektedir.
ba- Ayırt Etme Gücü: Yaşının küçüklüğü yüzünden veya
akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da
bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun
biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes,
ayırt etme gücüne sahiptir.
bb- Kısıtlılık: Türk Medeni Kanununun 404 ve devamı
maddeleri uyarınca bir kişinin mahkeme kararı ile
vesayet altına alınması halidir.
bc- Erginlik: Erginlik (rüşt), onsekiz yaşın
doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar.
Onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve
velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, ayırt etme
gücüne sahip, kısıtlı olmayan ve ergin olan
kişilerin medeni hakları kullanma ehliyeti vardır.
c- Kamu Haklarından Mahrum Bulunmamak:
3568 sayılı Yasanın 4. maddesinin (c) bendinde kamu
haklarından mahrum bulunmamak meslek mensubu
olabilmenin genel şartları arasında sayılmıştır.
Kamu haklarından yoksunluk, kişinin kasten işlemiş
olduğu bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin
yasal sonucu olarak yargı merciince sürekli, süreli
veya geçici bir kamu görevini üstlenmesinden mahrum
bırakılması halidir.
d- Mahkumiyet Hali:
26.07.2008 günlü, 26948 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan 5786 sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle 3568
sayılı Yasa’nın “meslek mensubu olabilmenin genel
şartlarını düzenleyen” 4. maddesinin (d) bendi
değiştirilmiş ve “Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde
belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen
bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle
hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin
güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu
düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve
casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin
ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık
suçlarından mahkum olmamak” bu genel şartlar
arasında sayılmıştır.
3568 sayılı Yasanın 4. maddesinin (d) bendinde
yapılan değişikliğin anlam ve kapsamını ortaya
koyabilmek için öncelikle Türk Ceza Kanunun 53.
maddesinin anlamını ve amacını açıklamak
gerekmektedir.
- Türk Ceza Kanunun (T.C.K.) 53. maddesinin anlamı
ve amacı:
Türk Ceza Kanununun 53. maddesi, kişilerin “kasten”
işlemiş oldukları bir suçtan dolayı hapis cezasına
“mahkum” olmaları halinde kimi haklarını
kullanmaktan yoksun bırakılmalarını öngörmüş ve bu
yoksunluğun mahkumiyet süresi ile sınırlı olduğunu
düzenlemiştir.
Bir örneği genelge ekinde bulunan maddenin birinci
fıkrasında kişilerin işledikleri suç dolayısıyla
hangi haklardan yoksun bırakılacağı tek tek
belirlenmiştir.
Söz konusu maddenin gerekçesinde “İşlediği suç
dolayısıyla toplumda kişiye karşı duyulan güven
sarsılmaktadır. Bu nedenle, suçlu kişi özellikle
güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belli
hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaktadır...
Ancak, bu hak yoksunluğu süresiz değildir.
Cezalandırılmakla güdülen asıl amaç, işlediği suçtan
dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp
tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, suça
bağlı hak yoksunluklarının da belli bir süreyle
sınırlandırılması gerekmiştir. Bu nedenle, madde
metninde söz konusu hak yoksunluklarının mahkum
olunan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam
etmesi öngörülmüştür. Böylece, kişi mahkum olduğu
cezanın infazının gereklerine uygun davranarak bunun
tamamlanmasıyla kendisinin tekrar güven duyulan bir
kişi olduğu konusunda topluma da bir mesaj
vermektedir. Bu bakımdan, hak yoksunluklarının ‘en
geç’ cezanın infazının tamamlanması aşamasına kadar
devam etmesi, suç ve ceza politikasıyla güdülen
amaçlara uygun düşmektedir.
Bu sistemde süresiz bir hak yoksunluğu söz konusu
olmadığı için yasaklanmış hakların geri
verilmesinden artık söz edilemeyecektir”
denilmektedir.
- (d) bendinde yer alan “Türk Ceza Kanununun 53 üncü
maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile”
ibaresinin anlamı:
(d) bendindeki düzenleme iki yönlü olup; iki grup
suçluyu hedef alan bir içerik taşımaktadır:
A- Kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya
daha fazla hapis cezasına mahkum olmuş olanlar:
Bu durumdaki kişiler, ceza mahkumiyetlerini ve buna
bağlı hak yoksunluğu sürelerini “doldurmuş olsalar
bile”, durumları artık 3568 sayılı Yasa’nın 5786
sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinin (d) bendindeki
koşula uymadığı için “meslek mensubu”
olamayacaklardır. Çünkü 4. maddenin değişik yeni
metniyle, kasta dayalı bir suç nedeniyle bir yıl
veya daha fazla süreli bir cezaya mahkumiyet meslek
mensubu olmaya engel sayılmıştır. Başka bir
ifadeyle, bu kişiler bir yıl veya daha fazla süreli
hapis cezaları tamamen infaz olunduktan ve buna
bağlı hak yoksunluğu süreleri de sona erdikten
sonra, kural olarak diğer bir kısım kamu görevlerini
üstlenebilecek ya da seçme ve seçilme, velayet ve
vesayet gibi kimi yetkileri kullanılabilecek duruma
gelecek olmalarına karşılık (d) bendiyle getirilen
sürekli yasaklama kuralı nedeniyle artık “meslek
mensubu” olamayacaklardır.
Bu noktada şu hususları özellikle vurgulamak
gerekli görülmüştür:
• “Kasten işlenen suçlarda” mahkumiyet süresi bir
yıldan az ise, aşağıda B bendinde yazılı suçlar
hariç bu durum meslek mensubu olmaya engel
sayılmamıştır.
• Kasten işlenen bir suç nedeniyle hükmedilen bir
yıl ya da daha fazla süreli hapis cezası affa
uğramış ise aşağıda B bendinde yazılı suçlar hariç
bu durumda alınan ceza kişinin meslek mensubu
olmasına engel değildir.
• Taksirle işlenen suçlarda, hükmedilen hapis cezası
bir yıl veya daha fazla hapis cezası olsa bile bu
ceza meslek mensubu olmaya engel bir neden olarak
görülmemiştir.
B- Bu durumlara karşılık; Yasa koyucu, kimi suçların
niteliğini, toplum hayatı yönünden ağırlığını ve
özellikle yüz kızartıcı bir suç olup olmadığını
gözeterek, bu suçları işleyenleri ayrı bir
kategoride ve “özel” olarak düzenlemek gereği
duymuştur. 3568 sayılı Yasanın 4. maddesinin 5786
sayılı Yasa ile değişik (d) bendinin “... ya da affa
uğramış olsa bile...” ibaresiyle başlayan bölümü bu
gruptaki kişileri kapsamaktadır.
(d) bendinin bu bölümünde tek tek sayılan bu
suçlardan mahkum olanlar için “sürekli” bir
memnuiyet (yasaklama) kuralı getirilmekte ve bu
suçlardan mahkum olan kişilerin (aldıkları hapis
cezasının süresine ve bu cezanın infaz edilip
edilmediğine bakılmaksızın) hiçbir zaman meslek
mensubu olamayacakları öngörülmektedir.
Mahkumiyet süresi ne olursa olsun “meslek
mensubu” olmaya engel sayılan bu suçlar şunlardır:
1- Devletin güvenliğine karşı suçlar (TCK md.
302-308)
2- Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı
suçlar (TCK md. 309- 316)
3- Milli savunmaya karşı suçlar (TCK md. 317-325)
4- Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk (TCK
md. 326-339)
5- Zimmet (TCK md. 247)
6- İrtikap (TCK md. 250)
7- Rüşvet (TCK md. 252)
8- Hırsızlık (TCK md. 141)
9- Dolandırıcılık (TCK md. 157)
10- Sahtecilik (TCK md. 204-207)
11- Güveni kötüye kullanma (TCK md. 155)
12- Hileli iflas (TCK md. 161)
13- İhaleye fesat karıştırma (TCK md. 235)
14- Edimin ifasına fesat karıştırma (TCK md. 236)
15- Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama
(TCK md. 282)
16- Kaçakçılık (5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu md.3, V.U.K
md.359)
e- Ceza ve Disiplin Kovuşturması Sonucunda
Memuriyetten Çıkarılmış Olmamak:
3568 sayılı Yasanın 4. maddesinin (e) bendinde ceza
ve disiplin kovuşturması sonucu memuriyetten
çıkarılmış olan kişilerin meslek mensubu
olamayacakları düzenlenmiştir.
f- Meslek Şeref ve Haysiyetine Uymayan Durumları
Bulunmamak:
3568 sayılı Yasanın 4. maddesinin (f) bendinde
meslek şeref ve haysiyetine uymayan durumları
bulunmamak meslek mensubu olabilmenin genel şartları
arasında sayılmıştır.
Maddenin (d) bendinde meslek mensubu olabilmeyi
engelleyen suçlar sayılmasına rağmen, (f) bendi ile
meslek şeref ve haysiyetine uymayan durumların da
ayrıca engel olarak yasada yer alması, bu yasa ile
düzenlenen mesleklerin özellikleri dikkate alınarak,
bazı fiillerin daha titizlikle irdelenmesi amacına
matuftur. Yani bazı fiiller (d) bendine göre suç
teşkil etmese dahi (f) bendi uyarınca mesleğin şeref
ve haysiyetine uymadığı takdirde kişiler meslek
mensubu olamamaktadır.
Diğer taraftan, özellikle yukarıda 16 madde halinde
sıralanan yüz kızartıcı suçlardan mahkum olan
kişilerin aynı zamanda meslek şeref ve haysiyetine
uymayan durumlarının bulunduğunun kabulü de
zorunludur.
II- SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR OLABİLMENİN
ÖZEL ŞARTLARI
3568 sayılı Yasanın 5. maddesine göre Serbest
Muhasebeci Mali Müşavir olabilmenin özel şartları
şunlardır:
a) Hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe,
bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal bilimler
dallarında eğitim veren fakülte ve yüksekokullardan
veya denkliği Yükseköğretim Kurumunca tasdik edilmiş
yabancı Yükseköğretim Kurumlarından en az lisans
seviyesinde mezun olmak veya diğer yükseköğretim
kurumlarından lisans seviyesinde mezun olmakla
beraber bu fıkrada belirtilen bilim dallarından
lisansüstü seviyesinde diploma almış olmak.
b) En az üç yıl staj yapmış olmak.
c) Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik sınavını
kazanmış olmak.
Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve
mesleki yeterlilik sınavında başarılı olduktan sonra
yeminli mali müşavirlik sınavını vermiş olanlarda,
serbest muhasebeci mali müşavirlik sınavını kazanmış
olma şartı aranmaz.
d) Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ruhsatını
almış olmak.”
5786 sayılı Yasanın 3. maddesi ile, 3568 sayılı
Yasanın 5. maddesinin (b) bendi ve (c) bendinin
ikinci paragrafı değiştirilmiştir. Bu
değişikliklerin uygulamada yaratabileceği sıkıntılar
dikkate alınarak aşağıdaki açıklamaların yapılması
zorunlu görülmüştür.
a- 5786 sayılı Yasa ile 3568 sayılı Yasanın (b)
bendi değiştirilmiş ve Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlik Stajı iki yıldan üç yıla çıkarılmıştır.
5786 sayılı Yasa 26.07.2008 tarihinde Resmi Gazetede
yayımlanmış ve yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Öte yandan, 5786 sayılı Yasanın 20. maddesi ile 3568
sayılı Yasaya Geçici 8. maddeden sonra gelmek üzere
bazı geçici maddeler eklenmiştir.
Yasaya eklenen Geçici 14. maddede; “Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce Oda nezdinde staj
dosyası açtırmış ve staja başlama sınavını kazanmış
olanlar hakkında, 5. maddenin (A) fıkrasının (b)
bendinin bu Kanunla değişmeden önceki hükmü
uygulanır” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiş ve
bu suretle müktesep hakların korunması
amaçlanmıştır.
Yasanın Geçici 14. maddesinin anlamı şudur:
• 26.07.2008 tarihinden önce Oda nezdinde staj
dosyası açtıran ve staja başlama sınavında başarılı
olan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir adayları için
staj süresi iki yıldır.
• Buna karşılık, 26.07.2008 tarihinden sonra staj
dosyası açtıran ya da daha önce staj dosyası
açtırmakla beraber staja başlama sınavını
kazanamamış olan adaylar için staj süresi üç yıldır.
Diğer taraftan, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik
stajının nasıl yapılacağı ve hangi hizmetlerin
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Staj süresinden
sayılacağı Yasanın 6. maddesinde ayrıntılarıyla
açıklanmıştır.
b- 5786 sayılı Yasanın 3. maddesi ile 3568 sayılı
Yasanın 5. maddesinin (c) bendinin ikinci
paragrafında yer alan; “Türkiye genelinde mali
denetim yapan kamu bankalarının müfettişleri ile
kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış
olanlardan, bu yetkileri aldıkları tarihten itibaren
kamu kurum ve kuruluşlarında 8 yıllık hizmet
süresini dolduranlar ile (a) bendinde sayılan
konularda en az 8 yıl öğretim üyesi veya görevlisi
olarak çalışmış bulunanlar için sınav şartı aranmaz”
hükmü değiştirilmiş ve bu hükmün yerine “Kanunları
uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki
yeterlilik sınavında başarılı olduktan sonra Yeminli
Mali Müşavirlik sınavını vermiş olanlarda, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik sınavını kazanmış olma
şartı aranmaz” şeklinde bir düzenleme getirilmiştir.
Bahse konu Yasa değişikliğinin anlam ve amacı ile
bu değişiklik nedeniyle ortaya çıkan hukuksal durum
aşağıda açıklanmıştır.
• Bazı meslek gruplarına Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlik sınavı için tanınan muafiyet
kaldırılmıştır. Ancak, 3568 sayılı Yasaya eklenen
Geçici 9. madde ile 5786 sayılı Yasanın yayımlandığı
tarihte (26.07.2008) sınavsız Serbest Muhasebeci
Mali Müşavir olma hakkı elde etmiş kişilerin bu
hakkı korunmuştur.
• 3568 sayılı Yasanın 6. maddesi ile vergi inceleme
yetkisi alanların bu yetkiyi aldıktan sonra kamu
hizmetinde geçen hizmet süreleri, Türkiye genelinde
mali denetim yapan banka müfettişlerinin bu yetkiyi
aldıkları tarihten itibaren bankalarda ve diğer kamu
kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet süreleri ve
Kanunun 5/A-a bendinde sayılan konularda öğretim
üyesi, öğretim görevlisi veya araştırma görevlisi
olarak çalışanların bu görevlerde geçen hizmet
süreleri stajdan sayılan hizmetler arasında
düzenlenmiştir.
Dolayısıyla, yukarıda belirtilen görevlerde en az 3
yıl çalışan veya daha az çalışmakla beraber 3 yıldan
arta kalan kısmı staj yaparak tamamlayan kişiler
SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK SINAVINDA
BAŞARILI OLARAK ruhsat almaya hak kazanabilecektir.
• Yasanın 5. maddesinin (c) bendinin ikinci
paragrafında yapılan değişikliğin yeterince
anlaşılabilmesi için bu hükmün Yasanın 9. maddesinin
son fıkrasında yapılan değişiklik ile birlikte
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Aşağıda ayrıntılarıyla açıklanacağı üzere, 3568
sayılı Yasanın 9. maddesinde yapılan değişiklik ile,
kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi alan ve
mesleki yeterlilik sınavını veren kişilerin, mesleki
yeterlilik sınavını verdikten sonra Yeminli Mali
Müşavirlik sınavlarına genel hükümler uyarınca
katılabileceği düzenlenmiş, ancak bunların Yeminli
Mali Müşavir olabilmeleri için on yıllık süreyi
tamamlamaları şart koşulmuştur.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı gibi, vergi inceleme
yetkisi alan ve mesleki yeterlilik sınavını veren
kişiler 9. maddede belirtilen on yıllık süreyi
doldurmasalar bile Yeminli Mali Müşavirlik sınavına
katılabilecektir.
Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini alan ve
mesleki yeterlilik sınavını verdikten sonra açılan
YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK SINAVINDA BAŞARILI OLAN
kişilerin, 9. maddede öngörülen ON YILLIK SÜREYİ
TAMAMLAMADAN KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDAN
AYRILMALARI DURUMUNDA, Serbest Muhasebeci Mali
Müşavir olabilmeleri için ayrıca Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirlik sınavını kazanmaları şartı
aranmayacaktır.
Yasanın 5. maddesinin (c) bendinin ikinci
paragrafında yapılan değişikliğin anlamı budur.
III- YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR OLABİLMENİN ÖZEL
ŞARTLARI
3568 sayılı Yasanın 9. maddesine göre; “Yeminli
mali müşavir olabilmek için:
a) En az 10 yıl serbest muhasebeci mali müşavirlik
yapmış olmak,
b) Yeminli mali müşavirlik sınavını vermiş olmak,
c) Yeminli mali müşavir ruhsatını almış olmak,
şartları aranır.
Şu kadar ki, kanunları uyarınca vergi inceleme
yetkisi almış olanların, bu yetkiyi aldıkları
tarihten itibaren kamu kurum ve kuruluşlarında geçen
hizmet süreleri ve bunların bilanço esasında defter
tutan özel kuruluşların muhasebe birimlerinde
birinci derece imza yetkisini haiz, muhasebenin
fiilen sevk ve idare edilmesinden veya mali
denetiminden sorumlu olarak geçen hizmet süreleri,
yeminli mali müşavirlik ve serbest muhasebeci mali
müşavirlik şirketlerinde geçen hizmet süreleri;
serbest muhasebeci mali müşavirlerden bir işyerine
bağlı olarak çalışanların bu işyerlerinde geçen
hizmet süreleri ile hukuk, iktisat, maliye, işletme,
muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal
bilimler dallarında öğretim üyeliği veya görevliliği
yapmış olanların bu hizmetlerinde geçen süreleri
serbest muhasebeci mali müşavirlikte geçmiş süre
olarak kabul edilir. Ancak, kanunları uyarınca vergi
inceleme yetkisini almış olanlardan yeterlilik
sınavında başarılı olamayanların, sınav tarihinden
sonra vergi inceleme yetkisini haiz olmaksızın kamu
kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet süreleri
dikkate alınmaz.
Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve
mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlar,
yeterlilik sınavını kazandıkları tarihten itibaren
açılacak yeminli mali müşavirlik sınavlarına genel
hükümlere göre katılabilirler. Ancak, bunların
yeminli mali müşavir ruhsatını alabilmeleri için
birinci fıkranın (a) bendindeki süreyi tamamlamaları
şarttır.”
3568 sayılı Yasanın yukarıda metnine yer verilen
9. maddesinde 5786 sayılı Kanunla yapılan
değişikliklerin anlamı aşağıda açıklanmıştır.
• 5786 sayılı Yasanın 5. maddesi ile hangi
hizmetlerin Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlikte
geçmiş süre olarak kabul edilebileceği yeniden
düzenlenmiştir. Bu kapsamda özellikle vergi inceleme
yetkisini alanların bu yetkiyi aldıkları tarihten
sonra bilanço usulüne göre defter tutan kuruluşların
muhasebe birimlerinde birinci derece imza yetkisini
haiz, muhasebenin fiilen sevk ve idaresinden veya
mali denetiminden sorumlu olarak geçen hizmet
süreleri, Yeminli Mali Müşavirlik ve Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik şirketlerinde geçen
hizmet süreleri ve Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlerin bir işyerine bağlı olarak çalışmaları
halinde bu işyerlerinde geçen hizmet süreleri
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlikte geçmiş süre
olarak kabul edilmiştir.
3568 sayılı Yasanın 9. maddesinin 2. fıkrasında
yapılan bu değişiklik ile; bağımlı-bağımsız çalışma
ayrımı nedeniyle meydana gelen haksızlıklar
giderilmiştir. Ayrıca, 3568 sayılı Kanuna eklenen
Geçici 12. madde ile de, bağımlı-bağımsız çalışma
ayrımı nedeniyle 10 yıllık süreyi doldurmadığı
gerekçesiyle ruhsatı iptal edilen meslek
mensuplarının, yeniden sınava girmelerine gerek
olmaksızın Yeminli Mali Müşavirlik ruhsatı
alabileceği düzenlenmiştir.
• 3568 sayılı Yasanın 9. maddesinin son fıkrasında
yer alan “ Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi
almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlar
ile yukarıda sayılan konularda profesörlük unvanı
almış bulunanlar için sınav şartı aranmaz” hükmü
değiştirilmiş ve böylece bazı meslek gruplarına
Yeminli Mali Müşavirlik sınavı için tanınan muafiyet
kaldırılmıştır. Ancak, 3568 sayılı Yasaya eklenen
Geçici 9. madde ile 26.07.2008 tarihi itibariyle
sınavsız Yeminli Mali Müşavir olma hakkı
kazananların bu hakkı korunmuştur.
www.vergihaber.com
• Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış
ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanların, (a)
bendinde belirtilen 10 yıllık süreyi tamamlamasalar
bile, yeterlilik sınavını kazandıkları tarihten
itibaren açılacak Yeminli Mali Müşavirlik
sınavlarına genel hükümlere göre katılabilecekleri
düzenlenmiş ancak, bu kişilerin Yeminli Mali Müşavir
ruhsatı alabilmeleri için 10 yıllık süreyi
doldurmaları gerektiği öngörülmüştür.
• Yasaya eklenen Geçici 9. maddesin son fıkrası ile
de; 26.07.2008 tarihinden önce kanunları uyarınca
vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlilik
sınavını vermiş olanlardan 9 uncu maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen 10 yıllık süreyi
tamamlamamış olanların, usul ve esasları Maliye
Bakanlığı tarafından belirlenecek ve Bakanlık’ça
yapılacak özel Yeminli Mali Müşavirlik sınavında
başarılı olmaları kaydıyla, Yeminli Mali Müşavir
unvanını almaya hak kazanacakları düzenlenmiş ancak,
bunların Yeminli Mali Müşavirlik ruhsatını
alabilmeleri için 10 yıllık süreyi tamamlamaları
şart koşulmuştur.
• Diğer taraftan, kanunları uyarınca vergi inceleme
yetkisini almış olanlardan mesleki yeterlilik
sınavında başarılı olamayanların, sınav tarihinden
sonra vergi inceleme yetkisini haiz olmaksızın kamu
kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlikte geçmiş süre
olarak dikkate alınamayacağı düzenlenmiş ve böylece
uygulamada ortaya çıkan bazı sıkıntılar ortadan
kaldırılmıştır.
3568 sayılı Yasanın meslek mensubu olabilmenin genel
ve özel şartlarını düzenleyen maddeleri ve bu
maddelerde 5786 sayılı Yasa ile yapılan
değişiklikler yukarıda açıklanmıştır.
Hatırlatma
www.vergihaber.com
02.01.2008 |